24.5.11

UNESCO - 2011, Evliya Çelebi Yılı...

Dünyanın Türk seyyahı Evliya Çelebi'nin 400. dogum yili kapsaminda Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) 2011 yılını ''Evliya Çelebi Yılı'' ilan etti.





Evliya Celebi'nin hayatin kisaca bir göz atalim:
17. yüzyılın önde gelen gezginlerinden Evliya Çelebi 25 Mart 1611'de İstanbul'un Unkapani semtinde dogdu. 1682 yilinda Mısır'da hayata gözlerini yumana kadar, elli yılı aşkın süreyle Osmanlı topraklarını gezen Celebi gördüklerini Türk Kültür tarihi ve gezi edebiyatı açısından önemli bir yere sahip "Seyahatnâme" adlı eserinde topladi.
Daha küçük yaşlarından itibaren içinde müthiş gezi arzusu olan Celebi yeni yerler görmek, yeni insanlar tanımak istegiyle yollara koyuldu. Meşhur gezilerine gördügü bir rüya üzerine basladigi söyleniyor.

Evliya Celebi'nin rüyasi söyle;



"Rüyasında İstanbul'da Yemiş İskelesi civarında Ahi Çelebi Camii'ndedir. Orada muazzam bir cemaat vardır. Dikkat eder, Hz.Muhammed'i baş tarafta görür. Dört sadık halifesi ve diğer ashabı da hep oradadır. Hz.Muhammed'in yanına gidip ondan şefaat dilemek arzusundadır. Ama bir türlü cesaret edip de gidemez. En sonunda bir cesaretle gidip "Şefaat ya Resulallah" diyeceğine, "Seyahat ya Resulallah" der. Böylece, 70 yaşına kadar sürecek ve çeşitli tehlike, sıkıntı ve hadiseler geçirmesine rağmen vazgeçmeyeceği seyahati başlar."

İlk gezisi, İstanbul ve çevresini o zamanki Osmanlı İmparatorluğu sınırları içerisinde yer alan hemen hemen bütün sehirler takip etti.
Evliya Çelebi, bu gezileri sırasında çok ilginç yerler gördü, yeni insanlarla tanıştı, degisik olaylarla karşılaştı. Zaten gezi yazilarini renkli kilan gezi sirasinda yasanan ilginç olaylar, karsilasilan ilginç insanlar degil midir? Celebi de karşılaştığı bu ilginç olayları okuyucuya anlatarak kitabına renk kattı. Gerçekçi bir gözle izlenen olaylar, yalın ve duru, zaman zaman da fantastik bir anlatım içinde, halkın anlayacağı deyimler kullanilarak yazılmıştir.

Gezileri sırasında birçok kez ölümle burun buruna geldi. Savaşlara katılarak hem savaşları hem de o yerleri anlattı. Gezmek için gittiği son yer Mısır'da 1682 yilinda hayata gözlerini yumdu.

Evliya Çelebi'nin bugün bile önemini taşıyan 17. yüzyilda kaleme aldigi 10 ciltlik gezi kitabi "Seyahatname" işte bu gezilerin ürünüdür.



Gezginlerin Atasi Evliya Celebi'nin adimlarinda geziyor ve gezilerimi kelimelere döküyordum, ama bir süredir sadece geziyor, gezi esnasinda notlarimi aliyor, fotograflar çekiyorum ama bunlari kelimelere dökemiyorum. Vakit mi yok, organize mi olamiyorum? Her neyse ne?



En kisa süre içinde gezi yazilarimla sizlerle birlikte olmak dilegiyle hosçakalin.

5.5.11

Hidrellez...

İşte rivayetlere göre Hıdrellez Hikayesi;

Denizlerin ermişi İlyas ile karaların ermişi Hızır'ın buluşacağı gecedir.Her yıl vakti geldiğinde buluşurlar. Şayet buluşmazlarsa deniz denizlikten çıkar toprak topraklığını yitirir. Tek bir canlı doğmaz, üremez, uçmaz, konmaz. Yani kıyametin habercileri Hızır ve İlyas olacaktır...

Yine rivayetlere göre;

Her yıl Mayıs'ın 5'ni 6'ya bağlayan gece dünyanın bir yerinde buluşurlar.Onların buluştukları yerde bahar farklıdır. Çiçekler daha bol, daha büyük olurlar. Gökyüzü daha başka bir mavi olur. İnekler bol süt verir. İnsanlar ölmez. Kurt kuş ölmez..

O gece buluşmanın olduğu gece biri mağrıptan biri maşrıktan iki yıldız doğar. Hızır ile İlyas'ın buluştuğu yerin tepesine kayarak gelirler, birleşirler. Hızır ile İlyas'ın üzerine ışık olup yağarlar. Hızır'la İlyas'ın el ele tutuştuğu, yıldızların gökte birleştiği anda dünyada herşey durur. Akarsular donar, akmazlar. Rüzgar esmez, yapraklar kımıldamaz. Damarlardaki kan bile akmaz. Herşey durur, hiçbir şey kımıldamaz. Dünya bir anda ölür.

Sonra herşey yeniden uyanır. Bir yaşam patlar orada. İşte bu yüzden insanlar bu birleşen yıldızları görmek için evlerinden yüksek tepelere giderler. Dam başlarında dururlar, akarsu dibinde dururlar. Dururlar ki o herşeyin donduğu anda dileklerini söyleyebilmek için. O anda o suların durduğu zamanda, o yıldızların birleştiği anda kim ne dilekte bulunursa o olur. O herşeyin durduğu anda ama. Öncesinde ya da sonrasında değil.

Hatta Kul Hüseyin adında çiftçi bu anda aklına isteği gelemeyince şöyle demiş: "Ya Allah, Ya Hızır, Ya İlyas.. Şu tepeyi ırmağın karşısına geçir" demiş tabi sonra kendi isteği aklına gelmiş ama iş işten geçmiş. Ve sonrasında uyuya kalmış. Sabah uyandığında ise ırmağın karşısındalarmış.

İşte Hıdırellez'in dillerde dolaşıp anlatılan hikayesi budur.

-ALINTI-

Ben her sene 5 Mayis'i 6 Mayis'a baglayan gece dileklerimi bir kagida yazarim, çizerim, boyarim. Tam 5 Mayis'i 6'sina baglayan gece yarisi hazirladigim kagidi eger bir gül agaci bulursam ne ala hemen altina yerlestiririm. Yok, bulamazsam buldugum herhangi bir agacin altina, mesela Nairobi begonvil cenneti oldugundan bol bol çiçege durmus agaçvari gökyüzüne yükselen bir begonvilin altina koyarim.

Önemli olan zaten niyet etmek degil mi? Hidrellezi siz de kaçirmayin derim...