30.4.09

Afrika'da günlük hayat...


Afrika'da hanimlarin bir günü nasil geçiyor?
Benim degil tabi ki canim, has Afrikalilarin bir günü demek istemistim.
Ögrenmek için, lütfen yukarida fotosu görülen son litografime bir göz atiniz, iste aynen öyle geçiyor...

29.4.09

Benimkiler...

Bir süredir bloguma gerekli ilgiyi gösteremedim. Arada birkaç yazi yayimladim ama bunlarin Kenya ve civariyla alakasi bulunmuyordu. Aslinda yazacak o kadar çok konu birikti ki, çünkü bu blogumdan uzak kalis süresinde hayli gezdim. Bu gezimizi mühim misafirlerimize borçluyuz. Baktim ki benimkilerin, yani annisle, babisin buralara bizi ziyarete gelecekleri yok, hatta buralara ugramadan yaz için Alaçati'ya kaçmayi düsünüyorlar. Ben de onlara hain bir plan hazirlayip, biletlerini kestirip, bir hafta içinde apar topar paketletip onlari buraya aldim. Biraz emrivaki oldu ama, olsun, baska türlü olacagi yoktu. Onlar gelmeden bütün gezi programini hazirlamistim. Nerelere mi gittik? Gezimize Nairobi'nin güneyi Amboseli Park ile basladik. Hani Tanzanya'ya komsu, Kilimanjero Dagi'nin eteklerindeki park. Ardindan Tsavo West Park'da bir gece konakladik. Hemen akabinde de bir geceligine Tsavo East Park'ta çadirli kampta bir gece geceledik. Adi çadirli kamp ama yanlis anlamayin her türlü lükse haizdi çadirlarimiz. Cadirin içinde banyosu, önünde terasi, yok yoktu. Benim hayli hosuma gitti çadirda kalmak. Parklarin hemen hemen hepsinde "big five" yani Afrika'nin 5 önemli vahsi hayvanini gördük. Zira bize aslanlar pek çehrelerini göstermiyorlardi parklarda. Bu sefer aslanlarin tam 3 metre ötemizde bize poz verirken fotograflarini çekme keyfini yasadik.











_



Tsavo East akabinde Kenya'nin sahil sehri Mombasa'ya geçtik iki geceligine. Mombasa az da olsa Tanzanya'nin adasi Zanzibar'i animsatiyor Arap mimarisiyle. Ha, 5 yilligina bizim Türk denizciler de Mombasa'yi egemenlikleri altina almaya çalismislar ama, nafile, becerememisler. Neyse bunlarin hepsine detayli bundan sonraki yazilarimda deginecegim. Mombasa akabinde Nairobi'ye döndük. Hafta içi annis, babisle birlikte Nairobi'nin görülmeye deger yerlerini gezdik. Nairobi Ulusal Park'da Safari Walk/Safari Yürüyüsü yaptik. Daha baska nereleri, nereleri gördük. Naivasha'da Joy Adamson'in müze evine gidip, göl kiyisinda yemegimizi yedik. Karen Blixen'in müzesine ve kahve evine gittik. Kazuri'de seramik üretimini seyredip, akabinde seramik kolyeler satin aldik. Kitengele Cam Evi'nde cam üretimini seyrettik, ardindan piknik yaptik. Nairobi Ulusal Müzesi'nde insanligin besigi Afrika hakkinda detay bilgi edindik. Nesli tükenmis mamut ailesinden ahmed'in iskeleti ve diger hayvanlarla ilgili bilgilerimizi zenginlestirdik. Masai pazarina gidip Afrika'ya özgü incik, cincik, maske, vs, vs ile bavullari doldurduk. Son haftasonu Nakuru Ulusal Park'a gidip bir gece konaklayip annemle pembe filamingolari ve sari gagali pelikanlari kovaladik.

Kisacasi çok keyifli, dolu dolu geçti günlerimiz benimkilerle. Ayrilik sahnesi kolay olmadi tabi, ama olsun yine gelirsiniz insallah...


Gezimizden bazi fotolar...


_


Tsavo West Park


Kitengela Cam Evi, masai ile hatira...


Mamba Timsah köyü...


Babis minik timsaha sevgi gösterisinde...


Arkada Kilimanjero, önde Gündüzgiller...


Amboseli Park...

24.4.09

Hayat bir çocuga nasil anlatilmali?

Bir gün gecikmeli de olsa çocuklarimizin 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Cocuk Bayrami'ni kutlarken, Aylin Kotil'in 23 Mayis 2004 tarihli, Cumhuriyet Gazetesi'nde yayimlanmis makalesini sizlerle paylasmak istedim.

"Arkadaşımın kızı bir yaşına gelmişti, 'Sen eğitimcisin, neler öğretmem gerekiyor, bazen kendimi çok çaresiz hissediyorum' dedi. Sorusu kolaydı ama yanıtı zordu, akıl vermesi basitti ama uygulaması karmaşıktı, anlatmaya başladım:Annelik uzun zaman alan ve günün yirmi dört saati devam eden adı 'insan yetiştirmek' olan bir iş. Bir kere bilmelisin ki, zaman alacak. Neye zaman harcarsan onun karşılığını alırsın. İşine zaman harcarsan işinden, eşine zaman harcarsan eşinden, çocuğuna zaman ayırırsan da ondan karşılığını alırsın. Yapabiliyorsan gözyaşlarını tutmamasını öğret, acı çekmeden olgunlaşamayacağını... Kıskanmamayı öğret ona, arkadaşının başarısından mutlu olmayı, birlikte sevinçleri paylaşmayı, içinden 'neden ben değil de o?' demeden...Kazanmaktan mutluluk duyup içine sindirmeyi, ama aynı zamanda kaybetmeyi öğrenmesini. Çünkü bir adım sonrasında görünüşte galip olanları gösterecek hayat ona. Her şeyin bir sonu olduğunu öğret. Sahip olduğu bütün değerlerin bir gün keyif vermeyebileceğini, kazanılan ve harcananın bir sonu olduğunu, gidilen yerlerin zamanla bıkkınlık verebileceğini, her şeyi tüketebileceğini, tüketemeyeceği tek şeyin bilgi olduğunu öğret. Kitaplardan keyif almasını, ders çalışmak istemiyorsa zorlanmamasını, ama okumayı sevmesini öğret ona. Elbet er ya da geç alacaksın biliyorum, ama mümkün olduğunca geç al ona bilgisayarı. Ona kendisi ile kalacağı sakin zamanlar ver, sıkılmayı öğret ona, sıkılıp ta kendini yönlendirmeyi bulmasını.Doğaya götür onu, hayvanlardan korkmaması gerektiğini öğret. Arıların bizi sokmasından çok, nasıl bal yaptığını anlat. Doğanın kendi içindeki gizemini bulmasına yardımcı ol, yağmurdan sonraki toprak kokusundan keyif almasını sağla. Soğuk kış gecesinde ateş yakmayı öğret, belki büyüdüğünde bir gece sevgilisine ateş yakar ve belki binlerce yıldızın altında birbirlerine sarılırlar, bunu öğretmemiş diğer sevgililerin aksine...Şartlar çok zor olsa da yalan söylememesi gerektiğini öğret ona. Kazandığı elli milyonun piyangodan çıkan beş yüz milyardan çok daha keyifli olduğunu öğret. Alın terine saygıyı öğret ona.Aşk acısı çekmenin hiç âşık olmamaktan daha güzel bir duygu olduğunu öğret. Kendi doğruları üzerinden kimsenin onu yargılamasına izin vermemesi gerektiğini öğret, başkalarını da kendi doğruları üzerinden yargılamamayı... Bunun başkalarını dinlememek olduğunu değil, söylenenleri kendi eleğinden geçirmesi gerektiğini öğret. Kendi fikirlerine inanmanın güzelliklerini anlat.Hayatı sorgulamayı öğret ona... Bilginin en büyük güç olduğunu öğret. Yapabilirse bunu en büyük fiyata satmasını, ama kalbini ve ruhunu kendisine saklaması gerektiğini öğret. Haklı olduğu konuda sonuna kadar diretmesini öğret ve haklıyken dik durmasını.Günün birinde yaptıkları değil yapmadıkları için pişmanlık duyabileceğini öğret. Basit yaşaması gerektiğini öğret ona, çay içmekten keyif almayı... 'İstemiyorum', 'hayır' demeyi öğret ona, istediğinde ise 'istiyorum' demeyi, Sevdiğinde ise 'seni seviyorum' diyebilmeyi öğret ona. Bir kot pantolon ve tişörtle üniversiteyi bitirmeyi öğret ona. Temiz kokmasını...Sorgusuz sevmeyi... El yazısı ile notlar yazmayı... Lafı dolandırmamayı... Sevdiklerinin hiçbir zaman çantada keklik olmadığını, dostluğa yatırım yapması gerektiğini, kıymetini bilmeyenlerden uzaklaşmasını öğret ona. Müziği sevmesini, sporla barışık yaşamasını, İşlerin hiçbir zaman bitmediğini söyle ona, en yoğun zamanda bile kendine vakit ayırması gerektiğini öğret... Ama en çok da kendini sevmesini öğret... Kendini sevmezse kimsenin onu sevmeyeceğini... Kendine çiçek almazsa kimseden çiçek beklememesi gerektiğini... Kendine özenli yemekler yapıp sofralar kurmazsa kimsenin onun için yemek hazırlamayacağını...Hayatta her şeyden çok kendisinin önemli olduğunu öğret ona."

Ne kadar hakli, degil mi? Keske tüm ebeveyler bu hususlara dikkat edebilseler çocuklarini yetistirirken...

21.4.09

Bu yaziyi 1 gün içinde 15 kisiye gönderirseniz, hepimiz için iyi olur...

Bu yazdigim yaziyi 10 kisiye gonderirseniz, basiniza hic de hayirli bi sey gelmeyecek, yemin ederim. 20 kisiye gondermeyin, 30 kisiye de. Aksine basimiza tas yagacak!Ya da gonderin. Gonderilebilecek en hayirli spam bu olsa gerek… Spam yuzunden ne kadar gereksiz bir enerji kaybina ugrayip ne kadar karbondioksit emisyonuna yol actigimizi anlatmaya calisan bir email kendisiyle celisip spam olur mu sizce????Kuresel isinmanin ulastigi korkutucu gostergelerle ilgili Al Gore`un An Inconvenient Truth (Rahatsiz Eden Gercek) isimli belgeselini izleyince ne kadar rahatsiz oldugumu anlatamam. Yasadigimiz gezegen her gun bogulmaya, uzerindeki bizleri de bogmaya her gun kosarak yaklasiyor.Spam emailler hakkinda arastirma yapan bir firmanin bulgularina gore, spam gondermek, okumak veya silmeye ugrasan kullanicilar her yil 2.4 milyon evin kulanacagi kadar elektrigi, yani 33milyar kilowatt-saat enerji kullaniyorlar.Yapilan arastirmaya gore her yil 62 trilyon spam email gonderiliyor. Bunin icin kullanilan enerji de 17 milyon ton karbondioksit emisyonuna neden oluyor. Toplam harcanan enejinin %80i spam ayiklayip silmek icin harcaniyor. Ortalama bir calisan, her yil 131 kg karbondioksit uretirken bunun %22si spamlarla ugrasarak geciyor. Bir gunumuz spamsiz gecse, 2.2 milyon arabanin trafikten cekilmesi gibi bir etkiye esdeger.`Amaaannnn… Bana mi kaldi dunyayi kurtarmak???? Iki foto, iki fikra gondersem, gulumsetsem 100-150 kisiyi, dunya mi durur?` demeyin. Daha secici, daha duyarli bir bilgisayar kullanicisi olmak bile gelecegin sonunu uzaklastirabilir. Onune gecemeyecegiz buyuk olasilikla kacinilmaz sonun ama kim bilir? Belki gecikitiririz.Haberin devami BBC`de…http://news.bbc.co.uk/1/hi/technology/8001749.stm

Sisteki Gorillerin pesine takilip Uganda'da kendine yepyeni bir yasam kuran sevgili Meltem'in blogunda okudugum bu yaziyi iznini de alarak, noktasina, virgülüne dokunmadan sizlerle paylasmak istedim.

15.4.09

Yesil Kusak

Kenya’da gerçekleştirilen "Yeşil Kuşak" projesinin yaratıcısı eko-feminist Wangari Maathai, kadınları örgütleyerek 80 bin kişilik bir iş alanı yarattı.

Maathai, Kenya’da yerel türdeki ağaçların oluşturduğu ormanların bugün yüzde 2’lik bir alanı kapladığını, oysa 100 yıl önce bu yaşlı ormanların yüzde 30’luk bir alana yayıldığını söylüyor ve mücadelesini şöyle anlatıyor: "Ağaçlarımız kesilerek, -hükümetin muhalefetine rağmen!- Amerikan dev tarım şirketi Monsanto’nun genetik değişime uğratılmış tohumları serpilmek isteniyor topraklarımıza. Yeşil Kuşak hareketi eylemine devam ediyor ve ülkenin sosyal ve politik kültürünü sahiplenen kadınların katılımıyla, önceleri "büyücülük"le suçlandığımız ağaçlandırma çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Ormanlar Kenya için çok hayati bir konu; özellikle iki yıldır yiyecek, su ve ağaçların yokluğu nedeniyle milyonlarca insan yaşadıkları yerlerden oldular. Su ve pişirecek yemek bulmak üzere başka bölgelere göçler yaşandı. Yanlış yönetim ve kararlar doğal kaynaklarımızı elimizden alıyor ve büyük ticari amaçlarla özellikle inşaatlarda kullanılmak üzere ekilen, hızlı büyüyen okaliptus ve çam ağaçları, Kenya’nın yerel biyoçeşitliliği için büyük bir tehdit oluşturuyor. Yeşil Kuşak hareketinin programında şimdi; diğer ülkelerdeki sosyoloji, çevre ve kadın araştırmaları yapan üniversitelerin ikinci dönem öğrencilerinin de katılımını öngören bir proje var. Bu proje, araştırmaların ilerlemesini sağlayacak ve Kenyalı kadınların "ağaç bilimi"ne dair yıllar boyu oluşmuş sözlü bilgilerini, projede kullanılabilir hale getirerek "uygulaması yapılan bilgiler" haline dönüştürecek. Bu genç öğrenciler bu deneyimlerini "ağaçlandırma hareketi" ile dünyanın dört bir yanında kullanabilecekler.

"2004 yılı Nobel Barış ödülüne Kenyalı kadın çevreci Wangari Maathai layık görüldü. Nobel Barış Komitesi'nden yapılan açıklamada, Maathai'nin Afrika'da başlattığı Yeşil Kuşak Kampanyası ile kıta genelinde 30 milyondan fazla ağaç dikilmesine öncülük ettiği için ödülü kazandığı belirtildi. 194 aday arasından seçilerek Nobel barış ödülünü kazanan ilk kadın Afrikalı ünvanını elde eden Maathai, 1 milyon 300 bin dolar tutarında para ödülünün de sahibi oldu. 64 yaşındaki Maathai, Kenya Çevre ve Doğal Kaynaklar bakanlığında üst düzey görevde bulunuyor.


_
Nairobi Uhuru Park'in agaçlandirilmasi sirasinda
Barack Obama Wangari Maathai'ye eslik ederken.

Kaynak : http://www.acikgazete.com/8 Ekim 2004

13.4.09

I Dreamed of Africa...

Esinden bosandiktan sonra ogluyla Venedik'te yasayan Kuki Gallmann, ciddi bir araba kazasindan sonra hayatinda radikal degisiklikler yapar. Pek de iyi tanimadigi Paolo Gallman'in evlilik teklifini kabul eder ve hemen ardindan oglu ve Paolo ile birlikte Kenya'ya, büyük ama köhne çiftlik evine yerlesir. Macera dolu, zorluklarla içiçe bir hayat baslamistir Kuki için. Vahsi hayata adeta meydan okur. Esinin tehlikeyi sevmesi, günlerce hiçbir haber vermeden onu çiftlikte yanliz basina birakip ava gitmesi, korkunç firtinalarla mücadele etmek zorunda kalisi, çiftlige zaman zaman ugrayan arslanlar, zehirli yilanlar, kana susamis kaçak fildisi avcilari ve civar kabilelerle uyum içinde yasam kurmaya çabalamasi onun Afrika'da karsilastigi zorluklarin sadece birkaçidir. Annesi Italya'ya geri dönmesi için ona defalarca yalvarir. Kuki çocuklugundan beri hayalini kurdugu Afrika'da hayata meydan okumayi, esini ehlilestirmeyi ve oglunu tehlikelerden korumayi basarabilecek mi?
Bbasrollerini Kim Basinger ve Vincent Perez'in paylasiklari, Kuki Gallmann'in kendi gerçek yasamöyüsünü kaleme aldigi, ayni adli romanindan Columbia Pictures tarafindan sinemaya aktarilan I Dreamed of Africa filminin kisaca özetini vermeye çalistim. Filmi seyretmeyenler için daha fazla bilgi veremiyorum, heyecani kaçmasin diye.
Afrika'nin o essiz peyzajini, bakir dogasini ve zorlu yasam kosullarini gözler önüne tüm çiplakligiyla seren I Dreamed of Africa filmi macera severlere siddetle tavsiye edilir.

Kuki Gallmann halen Kenya'da Kara Afrika ile ilgili kitaplar yazarak ve kendisinin kurdugu Gallmann Memorial Foundation 'da dogal ve vahsi hayati korumak için yapilan çalismalara destek vererek yasamani sürdürmekte. Kuki su siralar National Geographic ile ortak bir kitap projesi üzerinde çalismakta.
Kuki Gallmann'in temin edebileceginiz diger kitaplari ise söyle; "I Dreamed of Africa", "The Colour of the Wind", "Night of the Lions", "Elephants in my Orchard".

3.4.09

Sesan 1.Ulusal Resim Sergisi

SESAN 1. Ulusal Resim Yarismasi'nin nihayi sonuçlari belli oldu. Ben dereceye girememisim, ama ilk 100'de çalismam sergilenecek. O bile büyük keyif benim için.
Sergi, Izmir, Karsiyaka Belediyesi Carsi Sanat Galerisi'nde 6 Nisan'da basliyor, sanirim 12 Nisan tarihine kadar da devam ediyor.

O tarafa yolu düseceklere duyurulur...

Masallah


Ikinci litografimin adi "masallah".
Hayli zorladi beni bu batil inanç çalismam.
Normalde maksimum 4 ya da 5 renk baski uygulanirken litografi tekniginde,
ben limitleri zorlayip tam tamina 9 renk uyguladim.

Birazcik abartmisim galiba :-).