Simdiye kadar Nairobi ve civarinda gezdigimiz yerlerle ilgili yazilar yazdim ve yazmaya da gezdikçe devam edecegim.Bu yazimda Kenya'nin geçmisi ve bugünüyle ilgili bilgi vermeye çalisacagim.
Kenya, Hint Okyanusu'na kiyisi olan, ekvator üzerinde bir doğu Afrika ülkesi. Güneyinde Tanzanya, batısında Uganda, kuzeybatısında Sudan, kuzeyinde Etiyopya ve doğusunda Somali ile komşu. Başkenti bizim de yasadigimiz sehir olan Nairobi.
Tarihçesi: Tarih öncesi dönemden bir çok dinozor ve timsah fosili bulunan ülkede, en eski fosil kalıntıları 200 milyon yıl önceye ait. En eski insan fosilleri Kenya'da Turkana gölü çevresinde bulunmuş.
M.Ö. 2000 lerde kuzey Afrika'dan göç eden halk Kenya'ya yerleşmiş. M.S. 1. yüzyılda Arap tüccarları Kenya sahillerine ticari ziyaretler yapmış, M.S. 8. yüzyılda Kenya sahillerindeki Arap ve Fars yerleşimleri giderek çoğalmış.
M.S. 10. yüzyılda bugünkü Kenya nüfusunun dörtte üçünü oluşturan Nilotic ve Bantu halkları Kenya'ya göç etmiş. Bir çok Arapça kelime içeren, Bantu dil ailesine mansub Swahili dili bu yillarda meydana gelmiş.
Sömürgecilik döneminde Kenya'ya ilk ayak basan Avrupalılardan biri Vasco da Gama. 1498 yilinda Ümit Burnu'nu dolasan Vasco da Gama Malindi ve Mombasa sehirlerine (Kenya'nin görülmeye deger kiyi sehri) çikmis ve buradan Hindistan'a olan deniz yolunu keşfetmis. Bu keşif Portekizlerin deniz ticaretindeki ağırlığını artırıcı önemli bir kilometre taşı. Portekizliler Kenya'nin Hint Okyanusu kisisindaki sehirlerde ticaret merkezleri kurmuşlar, kaleler yaptırmışlar. Bölgede resmi Portekiz varlığı 1505 yılında bugün Tanzanya'ya ait olan Kilwa adasının alınmasıyla başlamış. Daha sonra Mombasa'yı ve Hint okyanusunda Hindistan yolu üzerindeki başka adaları istila eden Portekizliler, böylece bu bölgedeki deniz ticaretindeki Araplarin ağırlığını ortadan kaldırmış. Deniz yollarını ve limanları kontrol ederek büyük vergi gelirleri elde etmişler. Bu dönemde bölgede Kenya sahillerindeki şehirler bağımsız beylikler olarak yönetilmiş. Yüzyılı aşkın süren Portekiz egemenliğinden sonra, Umman'in Kenya ve Tanzanya sahillerine saldırıları artmış ve 1730'da Portekizliler bu bölgeden tamamen sürülmüşler. Umman köle ticaretine hız vermiş ve 1839 yılında başkentlerini Zanzibar'a taşıyarak Kenya üzerindeki Arap egemenliğini artırmış.
1887’de bir İngiliz şirketi Kenyayı Araplardan kiralamış, 1895’te de bölgeyi tam kontroluna almış. Bundan sonra Kenya tam bir İngiliz sömürgesi olmuş.
1880'lere gelindiğinde İngilizler uluslararası köle ticaretini tamamen yasaklamis ve bu yasakların desteklenmesi ve denetlenmesi için bir dizi antlaşmalar yapılmis. "Protectorate/Hamilik Yasalari" adı altında bir çok ülkede kontrolü ellerine aldıkları gibi, Kenya'daki Umman varlığını da kontrol etme olanağı elde etmişler.
Ingilizler 1890'larda Kenya Uganda demir yolu inşasına başlamış, bu dönemde inşa için deneyimli işçi gereksinimi karşılamak amacıyla çok sayıda hintli Kenya'ya yerleştirilmiş. Günümüzde Kenya'da yasayan Hint popülasyonunun çok yüksek olmasini bu durum gayet güzel açikliyor.
Ingiltere'den bagimsizligin kazanilip, Kenya Cumhuriyeti'nin kurulus tarihi 12 Aralik 1963.
Kenya'da Etnik Gruplar: Kenya'da toplam 42 degisik etnik grup bulunmakta. Her etnik grup kendi arasinda kendi etnik dilini konusuyor. Kenya'nın en büyük etnik grubu Kikuyular, nüfusun %25'ini oluşturuyor. Kikuyular genellikle başkent Nairobi çevresinde yoğun olarak yaşiyorlar ve geleneksel olarak politik iktidarı elinde tutan grup olma özelligini koruyorlar.
Bati Kenya'da, Uganda sınırının güney kesimlerinde yaşayan Luhyalar ülkenin ikinci büyük etnik grubu.
Kenya'nın üçüncü büyük etnik grubunu oluşturan, Batı Kenya'da Victoria Gölü çevresinde yerleşmiş Luolar Uganda ve Tanzanya'da yasayan halkla da akrabalar.
Kenya'nın dördüncü büyük etnik grubu Kalenjinler, beşinci ise Kambalardır. Kambalar geleneksel olarak askeriyede söz sahibi roller üstlenmişler. Altıncı en büyük etnik grup olan Kisiiler nüfusun %6'sını oluşturur.
Siralamada ancak 20'lerde bulunan Masailer en küçük etnik gruplardan biri, ama bu gruplar arasinda da dünyada en polüler olani. Popüleritelerinin nedeni az bir nüfuza sahip olmalarina ragmen diger etnik gruplar arasinda geleneklerine en bagli olan ve bu gelenekleri günümüze kadar koruyani Masailer. Masai halkı modern yaşamın dışında kalıp geleneklere göre hayatlarını devam ettiren bir kabile olarak tanınıyor. Tanzanya ve Kenya'da yaşayan Masai halkının toplam sayısı 100 binin üzerinde. Masai kabilesinin en belirgin özelliği uzun boylu ve zayıf bireylerden oluşması. Süslenmeye meraklı olan Masai halkı ülkelerine gelen turistlerde de en çok takı ve giysilere dikkat ediyorlar. (Masailerle ilgili detay yazimi Masai Mara'yi gezdikten sonraya sakliyorum).
Kenya'daki resmi dilin Ingilizce ve Swahilice oldugundan bir önceki yazimda bahsetmistim.
Fiziki Yapi: Kenya topraklarının doğu ve batısı birbirinden çok farklı. Güneydoğuda Hint Okyanusu'na açılan dar kıyılar var. Kıyı şeridinden kuzey sınırına kadar uzanan iç bölge ülkenin yarısından fazlasını kaplayan kurak ovalardan meydana geliyor. Bütün Doğu Afrika’yı kaplayan, tabani göllerle kapli Rift Vadisi yaylaların tam ortasında bulunuyor. Ülkenin en büyük akarsuyu Tana ve Athi.
Kenya ve Elgon dağları ülkenin en yüksek kısımları. Kenya Dağının yüksekliği 5200 m, Elgon Dağının yüksekliği ise 4321 m. Batıdaki Nyanza Yaylası, dağlık bölgeden ve Rift Vâdisi'nden Uganda ve Tanzanya sınırındaki Victoria Gölüne kadar uzanıyor. Bu yaylada sulama meselesi olmadığı için çeşitli çiftlikler ve ormanlar, otlaklar yer alıyor.
İklim: Ülkede sıcaklık, denizden yükseklik durumuna göre değişiyor. Kıyı şeridinde sıcaklık ortalama 27°C’yi bulurken, dağlık bölgelerde 16°C’ye düşüyor. Yağışlar bölgeden bölgeye değişiyor. Yağışın en fazla olduğu bölge batı kısımları. Yıllık yağış ortalaması 1270 mm’yi buluyor.
Tabii Kaynakları: Bitki örtüsü ve hayvanlar: Ülkenin bitki örtüsü, tropikal ormanlar, hindistancevizi ağaçlarıyla, savanalardan meydana geliyor. Buş bölgesinin iç kısımlarında dev baobab ağaçlarına rastlanıyor. Kıyı bölgelerinde ise palmiye ağaçlarına.
Kenya sürek avlarıyla ün yapmış bir ülke. Güney ve doğu bölgelerinde arslan, fil, su aygırı, zürafa, antilop, zebra ve daha birçok yabani hayvana rastlanıyor.
Madenler: Kenya yeraltı kaynakları bakımından fakir bir ülke. Az miktarda altın, bakır, amyant ve soda tozu çıkarılıyor.
Siyasi Hayat: İngiliz Milletler Topluluğuna bağlı kalarak 1963’te bağımsızlığını ilan eden ülkede 1964’te Cumhuriyet rejimi benimsenmiş. Yedi yıl süre için halk tarafından seçilen devlet başkanı hükümetin de başkanı. 171 üyeli millet meclisi yasama görevini yapmakta. Meclis üyeleri halk tarafından 5 yıl için seçiliyor.
Ekonomi: Ülkenin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalı. Sanayisi pek gelişmemis. Turizm önemli gelir kaynağı.
Tarım: Kenya topraklarının % 12 gibi az bir kısmının tarıma elverişli olmasına rağmen, halkın % 60’ı tarımla uğraşıyor. En çok üretilen ve ihraç edilen ürünler arasında çay, kahve ile böcek yiyen pire otu başta geliyor. Kenya, böcek yiyen pire otu üretimi ve ihracatında dünyada birinci sırayı alıyor. Diğer önemli tarım ürünleri, yerfıstığı, şekerkamışı, muz, mısır, buğday, pirinç, patates, pamuk ve yerfıstığı.
Hayvancılık: Hayvancılık hayli gelişmiş. En çok sığır, koyun ve keçi besleniyor.
Sanayi: Ülkede sanayi gelişmemiş. Sanayi, zirai hammaddelerin işlenmesi ve hafif tüketim maddeleri yapımıyla sınırlandırılmış. Bunun yanısıra petrol üretmese de petrol rafinerisi, motorlu araçlar montajı, çimento ve tekstil gibi sanayi dalları son yıllarda gelişmiş. Sanayi merkezi başşehir Nairobi ve Mombasa çevresinde toplanmış.
Ticaret: İhracatının çoğunluğunu tarım ürünleri meydana getiriyor. En çok ihraç ettiği ürünler; kahve, çay ile böcek yiyen pire otu. Bunun yanında sisal keneviri, söğüt kabuğu, konserve et ve deri de ihraç ediliyor. İhraç ettiği sınai ürünler ise benzin, çimento ve soda tozu. Dışardan ise ulaşım araçları, makineler, mamul maddeler, kimyevî maddeler satın alıyor. Doğu Afrika Ticaret Topluluğu'na üye olan Kenya’nın topluluk dışı ticaret yaptığı ülkeler arasında Almanya, İngiltere, ABD, Hollanda ve Japonya bulunuyor.
Bu kadar bilgi yeter sanirim. Hayli uzadi yazim, ama bunlari da yazmadan diger yazilari yazarken suçluluk hissediyordum adeta :-).