15.7.10

L'île de la Réunion / Reunion Adasi

Evet, nerede kalmistik? Tamam hatirladim, Antananarivo'dan Fransa'nin deniz asiri departmani Reunion Adasi'na geçiyorduk iki günlügüne. Bu yolculuga apar topar son anda hazirlandigimizdan Tana'dan Reunion'a direkt uçak bulamadik. Biz de mecburen Maritius'dan aktarmali olarak Reunion'a ulastik. Havaalaninda polise pasaportumu uzattigimda polisin pasaportumla birlikte kayiplara karistigini görünce bir problem oldugunu anladim. Geri geldiginde Reunion'a vizemin olmadigini ve giris yapamayacagimi, geri dönmem gerektigini söyledi. Hoppala. Bu da nereden çikti. simdi? Halbuki bu yolculuga hazirlanirken esim Nairobi Fransiz Konsoloslugu'nu aradi Reunion Adasi için Shengen disinda baska bir vizeye ihtiyacim olup olmadigini ögrenmek için. Verilen cevap "Esinizin 3 yillik çok giris çikisli Shengen vizesi oldugu için gerek yok. O vize Reunion Adasi'nda da geçerli." idi. Hatta bu cevapla tatmin olmayip iki kere daha arayip baska yetkililerle de görüstü. Hepsinden ayni cevabi alinca içimiz rahatti. Pasaport kontroldeki polisin açiklamasi Shengen vizesi üzerinde Reunion'da da geçerlidir yazmadikça Reunion Adasi'na giremeyecegimdi. Neyse, biraz bekledikten sonra bizimle ilgilenen polisin amiri elinde pasaportumla çikageldi. Beni bu gece misafir edip yarin ilk uçakla geri göndermeleri gerektigini, ama bu seferlik bana kapida vize vereceklerini söyledi.

Yuppi, 2 günlük vizem cebimde artik Reunion Adasi'ndayiz.

Kisaca bir Reunion'a göz atacagiz, zira sadece 2 günlügüne buradayiz. Yaklasik 800.000 popülasyonlu Reunion bir Fransiz adasi. Cogu haritada 2,512 kilometre karelik mini minnacik boyutuyla genelde bir nokta gibi gösterilen bu ada Hint Okyanusu'nda Madagaskar'in dogusunda, Moris Adalari'nin (Mauritius) yaklasik 200 kilometres güney dogusunda.

Reunion Fransa'nin 26 departmanindan biri, dolayisiyla Avrupa Birligi'ne üye en uzak kara parçasi. Hint Okyanusu nire, Avrupa Birligi nire? Sasirtici ama gerçek. Bu durumda para birimleri de AB ile uyumlu, Euro, ya da bizim deyisle Avro.

Ada tarihinde biraz daha gerilere gidelim. Amerikan Koloni savaşında İngiliz Kraliyet donanmasının yenilgisinden hemen sonra Ingilizler tarafindan fethedilen ada İngiliz kolonisi haline gelmis. İngiliz donanmasının tekrar bir araya gelişini ve yeni bir dönem başlangıcını simgeleyen 'Reunion' adı verilmis adaya. Ancak I. Dünya Savaşı sırasında ada bir dizi anlaşma sayesinde İngilizlerin Süveyş Kanalı'nı almasına karşılık bölgedeki güvenliği korumak isteyen Fransızlara verilmiş. O zamandan sonra da adı "L'île de la Réunion" olarak değiştirilmiş. Günümüz Fransa Parlamento'sunda Reunion Adasi 5 üyesiyle, Senato'da 3 senatörüyle temsil edilmekte.

17. ve 19. yy'lar arasinda Fransizlar disinda Afrikalilar, Cinliler, Malezyalilar ve Hintliler adaya göç etmis. Bu karisimin sonucu burada da yerli halk ne Afrikali ne de Asyali, ikisinin güzel bir karisimi. Esmer bir ten üzerinde çekik gözler. Süveys Kanali'nin 1869'da açilmasiyla ada Dogu Hint ticaretinde duraklama noktasi olarak eski önemini kaybetmis. Bu degisik etnik orijinlerin karisimi halka "Creoles" deniyor. Fransizcaya ilave Fransizcaya çok yakin Creolca konusuyor yerli halk. Degisik kültürlerin karisimi neticesinde Hindu, Hristiyan ve Müslüman halk içiçe, birbirlerinin dinine saygili, baris içinde yasiyorlar.

Reunion "Piton des Neigés" (3070 metre), diğeri ise dünyanin günümüzdeki en aktif dagi "Piton dé lâ Fournaisê" (2,631 metre) isimli iki volkanik dagla da ünlü. Adanin dogusundaki Piton de la Fournaise yanardagi Hawai volkanlarinin kardesi olarak da aniliyor iklim ve volkanik benzerlikleri dolayisiyla. 1640'dan beri 100 kere aktif hale geçen volkan en son bu sene 2 Ocak'ta aktif hale geçmis. Biz oradayken volkan durulmustu ancak her an tekrar harekete geçmesi bekleniyordu. Bu iki volkanin lavlariyla sekillenen ada günümüzde adada tek aktif volkan olan Piton de la Fournaise'in faliyetiyle daha da büyümekte ve her patlama sonucunda adanin haritasi yeniden sekillenmekte.

Reunion'da doga ile içiçe ormanlar arasinda trekking yapmaniz mümkün. Biz yaptik mi? Hayir yapamadik, çünkü bu sefer vaktimiz yoktu doga gezileri yapmaya. Eh, bir dahaki sefere artik. Trekking turlari volkanik daglarin yüzyillar içinde sekillendirdigi "Cirque de Salazie", "Cirque de Cilaos" ve "Cirque de Mafate"a düzenleniyor. Bu muhtesem görüntüyü tepeden görmek istiyorum diyorsaniz biraz pahali da olsa helikopter turu da yapabilirsiniz. Nairobi'den bir arkadasim Reunion'da helikopter turu sirasinda doganin muhtesemligi karsisinda göz yaslarini tutamadigini söylemisti bana. Evet, ben de bu doga harikasi karsisinda duygulanmak istiyorum, ama bir dahaki sefere artik. Bu durumda trekking üstü helikopter turu kaçinilmaz oldu. Helikopterden aktif volkani, volkanik patlamalarin olusturdugu sekilleri fotograflamak hayli heyecan verici olacaga benzer. Hele bir de bir dahaki gelisimizi volkanik patlamaya denk getirirsek alin size ekstradan bir macera...

Başkent Saint-Denis'i gezmeye karar veriyorum. Adanin tepesine konuslanmis otelden çikip hemen geçen bir otobüse atliyorum. Saint Denis bir ana cadde "Rue de la Paris" ve onu kesen minik yollardan ibaret. Ana caddenin sonuna kadar yürüyorum ve deniz kenarina "Place Général de Gaule"e ulasiyorum. Burada bütün yol isimleri Fransa'dan alinmis. E, normal ne de olsa bir Fransiz adasi. Deniz kenarinda adayi bir dönem savunmada kullanilmis toplar sergileniyor.












Volkanik bir ada olmasi dolayisiyla sahilde siyah volkanik taslar var. O Moris Adasi'nda veya Seysel Adalari'nda alistigimiz pudravari kum sahilleri yok maalesef bu adanin. Adanin sadece bir sahili disinda etrafinda köpek baliklarinin sahile ulasmasini engelleyecek mercan adaciklari bulunmadigindan denize girmek hayli tehlikeli. Her sene birkaç kisi tedbirsizlik yüzünden telef oluyormus. Eh, denize girecegimiz sahili de böylece belirledik. Mercan adasi korumali olan.

Az ileride Roland Garros'un heykelini görüyorum.


Reunion'da havaalanina'da adi verilmis olan Garros'u hepimiz her Haziran Paris'de düzenlenen tenis turnuvasindan taniyoruz. 6 Ekim 1882'de Saint-Denis'de dogan Garos daha sonra egitimi için Fransa'ya gitmis. Ünlü tenisçi ayni zamanda Akdeniz'i uçakla geçen ilk Fransiz pilot olma ünvanina da sahip. 1918'de Akdeniz'i geçerken (bilmiyorum kaçinci kere) uçağının düşmesi sonucunda ölmesinin üzerine adına Fransız Açık Tenis Turnuvası düzenlenmiş megerse. Roland Garros'un heykeli ile okyanus arasindaki parkda bir banka kendimi atiyorum elimde sandviçimle. Bir agacin altinda sandviçimi yerken Saint-Denis haritasina göz atiyorum. bundan sonraki istikametimi belirlirlemek üzere.



_



_



Eh, dinlendim de, artik yoluma devam edebilirim. Ilk durak "Le Grand Marché" yani büyük pazar.



_


Tek katli bir bina. Içinde adaya özgü el isleri satiliyor. Metal'den yapilma hayvan figürleri, pareolar, hasir sepetler, vs, vs. Ah, içim gidiyor ama nasil olsa yine gelecegiz, hatta uzun süreli kalmali diyip kendimi avutuyorum. Ayrica boynumda kocaman fotograf makinasi, bir de alis veris yaparsam kim tasiyacak bütün gün onlari. Bir kaç seyi ileride satin almalik gözüme kestirip yola devam ediyorum. Oradan trafige kapali yol "Rue Marechal Leclerc"e dogru yürüyorum. Bu arada eski, ama bir o kadar da bakimli "Hotel de la Ville"in (Vilayet binasi) fotograflarini çekiyorum.


Aklima geçen sene Fransa'nin minik bir sehrinde bir Ingiliz turist hanimin binanin üstünde yazan sehir oteli diye de tercüme edilebilecek ama aslen vilayet binasi anlamina gelen "Hotel de la Ville" ibaresini görüp hotel sandigi o binaya tam da mesai bitimi öncesi girip, resepsiyona ugramadan önce tuvaleti ziyaret etmesi sonucu vilayet binasinda tek basina bir gece gecelemek zorunda kaldigi geliyor. Kocaman bir gülümseme yayiliyor yüzüme. Bu arada Rue Marechal Leclerc'e ulasiyorum. Moufia Mosque bu yol üzerinde, disi çinilerle bezenmis.



Tam ögle vakti, gençler kafelerde oturmus hem bir seyler atistiriyor, hem de sohbet ediyorlar. Insanlar mutlu görünüyorlar. Eh, Afrika'nin en yüksek gelir seviyesine sahipseniz ve de Fransa'yi arkaniza almissaniz daha ne istersiniz? Hele bir de Madagaskar'daki sefaleti gördükten sonra burasi tam bir cennet diyorum. Ama, yok yok fikrimi degistiriyorum. Benim için burasi çok düzenli ve çok sakin. Sanirim burada yasayacak olsam bir süre sonra bunalabilirim. Neden mi? Afrika'nin o canliligi, kesmekesi, kargasasi kanima islemis bir kere...Insan özlüyor.

Bu düsünceler içinde yol alirken karsima bir Hindu tapinagi ,"Temple Tamoul" çikiyor..




Fotograf çekmek yasak ama gizliden bir kaç tane çekiyorum. Ayakkabilarimi çikartip bahçede dolasiyorum. Tapinagin içine Hindu degilseniz eger giremiyorsunuz. Cikarken dini görevli bana iki adet muz uzatiyor. Eh, sandviçin üstüne fena gitmez diye düsünüp, tesekkür edip aliyorum.

Aksam tipik bir Creol restoranina gidiyoruz. Deniz mahsülleri agirlikli bol baharatli bir yemek yiyoruz, tabi menüde karides olunca sütüm esliginde.

Ertesi gün yine is basi. Dün müzeler kapali oldugundan bugün müzeleri gezecegim. Ilk duragim "Jardin de l'Etat", yani hakla açik bakimli mi bakimli bir bahçe. Bahçenin içinde kocaman fiskiyelerle bezenmis bir havuz ve havuzda rengarenk nilüferler yer aliyor. Bahçenin dip kismindaki bina ise Creol mimarisine uygun insa edilmis, "Musée d'histore naturelle", doga tarihi müzesi.


Müzede Madagaskar, Moris, Rodrigues, Comoros ve La Reunion'a ait halen yasamakta olan ya da nesilleri tükenmis canlilarin mumya örnekleri sergileniyor. Sadece Madagaskar'da yasayan lemürlerden bir dolu örnek var müzede. Envai çesit kelebek, hiç varligindan haberdar olmadigim ilginç böcekler, vs,vs sergileniyor .


Ikinci durak "Musée Leon Dierx".



Kendisi hem ressammis hem de kolleksiyoner. Resim zevki benimkiyle örtüsmese de geziyorum. Kolleksiyonunda Rodin'dan bir heykel de var.


Bir sonraki durak "La Maison Carrère".


Seker ticareti yapan ve o dönemde bu ticaretle hizla köseyi dönen Carrère ailesine ait, tamamen yandiktan sonra restore edilen bina günümüzde Creol kültürünü gözler önüne seren önemli bir örnek. O dönemde insanlar nasil yasiyorlardi, binalari nasildi, mobilyalari, vs gözlemlemek için ilginçti diyebilirim.


Otele dönüyorum. Tepeden deniz manzarali havuzda günün yorgunlugunu atiyorum.


_


Hava bulutlaniyor ve serinliyor. Bir kaç fotograf çekiyorum.


Yarin istikamet Mauritius (Moris Adalari). Orada görüsmek üzere...

2 yorum:

Asis dedi ki...

Dünya turuna çıkmış gibisin :)ama volkanı patlayan yanardağın üstünde helikopterle turlamak büyük macera olur yani ;)iyi tatiller,sevgiler.

figoltx dedi ki...

Asis'cim gerçekten ben de kendimi dünya turuna çikmis gibi hissediyorum. Reunion'dayken gördügüm volkan aktifken çekilmis fotolardan kartpostallar beni çok heyecanlandirdi. Helikopterden teleobjektifle fotolarini çekebilirim diye düsünüyorum aktif vokan azla yaklasmadan. Neden olmasin? Macera olsun, ama degil mi???