11 Mart'dan beri Fransa'dayiz. Swiss Airlines ile önce Zürih'e ardindan da Paris'e vasil olur olmaz St. Malo'ya dogru trenle yola koyulduk. Evimiz bir gün öncesinden kaloriferleri yanmis oldugundan sicacikti. Eve yerlesip iki gün sonra baslayacak kayak tatilimiz için gerekli ekipmanlarimizi hazirlamaya basladik. Ardindan da kayakta ilk aksam ve ertesi sabah gerekli olacak elzemler alis verisi için yakindaki bir süpermarketin yolunu tuttuk. Gün bitmedi, esimin annesi, yani kayinvalidem bizi o aksam yemege davet etmisti. Fransa'ya 7 aydir ugramadigimiz için biz de özlemistik anneyi ve Yves babayi ama bu özlem masa basinda uyuklamamiza engel olamadi. Ertesi gün ögleden sonra geleneksellesen kayak tatilimize dogru yol aliyorduk. Yol uzun, yaklasik 1000 km. Arabadaki GPS'in radar uyarilariyla 10, 11 saat direksiyon sallamak anlamina geliyor bu 1000 km. Cuma ögleden sona yola çikmamizin nedeni bir gece daga yakin bir yerde konaklamak ve ertesi gün kayak merkezinde vakitlice ve dinlenmis olarak bulunabilmekti. Cuma aksami Grenoble yakinlarindaki minik sehir Chambery'de konakladik. Ertesi gün Les Arcs'da yan yana iki dairemizi teslim alip yerlestik ve ikinci daireye yerlesecek Nairobi'den yola çikan arkadaslarimizi beklemeye basladik. Les Arcs'a varana kadar Nihan ile benim aramda hayli yogun bir SMS trafigi yasandi. Onlarin yolu bizimkinden daha zorluydu. Nairobi-Amsterdam-Lyon ve Lyon'dan Bourg St. Maurice'e tren, oradan da finükülerle Les Arcs'a varis. Sanirim Nairobi Les Arcs arasi tam tamina bir günlerini aldi. Yorgun argin vardilar. Aksam yemeginden sonra herkes evlerine çekildi dinlenmek üzere. Ertesi gün büyük gün, Nihan ile Erkan'in oglu Doruk'un kayakta ilk günü. Hepimiz onun adina heyecanliyiz. Kahvaltida bu heyecan hissediliyor. Cümbür cemaat kayak okulunun yolunu tutuyoruz. Hava hayli soguk ve bir o kadar da rüzgarli. Öyle erken gelmisiz ki ESF kayak okulunda (Ecole du Ski Français) in cin kar topu oynuyor. Neyse Doruk'un arkadaslari ve egitmenler görünüyor ufukta. Doruk ortama hiç yabancilik çekmiyor, hemen kaynasiyor Fransiz çocuklari ve egitmenlerle. Eh, Nairobi'de her milletten çocugun gittigi okulda degisik ülkelerden, siyahi, beyazi, melezi çocuklarla kaynasmis çocuk Fransizlarla mi kaynasmayacak. Kendine bir de Ingilizce konusan arkadas bile yapmis. Egitmenler önce Fransizca, sonra da ardindan Ingilizce anlatiyorlar. Bizimkini ögretmenlere eti sizin kemigi bizim deyip gönlümüz rahat teslim ediyoruz, zira velilerin egitim alaninda beklemelerine izin vermiyorlar. Birakmadan önce de birkaç hatira fotosu çekiyoruz tabi ki.
Ve bizim için kayak haftasi basladi. Persembe gününe kadar kah bulutlu, kah günesli, sabahlari güzel kar kaliteli, günese bagli olarak ögleden sonralari yumusayan, hatta benim deyisimle helvalasan karda bol bol kaydik. Bu sene kayak sezonu Alplerde pek de keyifli geçmemis. Sezon geç baslamis, bir de yeterli kar yagmamasi, buna ilave bir de havalarin sicak gitmesi üstüne tüy dikmis. Bu sene Mart ayinin 3. haftasi kayaga gidecegimizden nispeten daha yüksek olan Les Arcs'i seçtik kayak için. Sagolsun bizi mahçup etmedi.
Sali günüydü sanirim. Telesiege'in üzerinde inerken dalginlikla sirt çantamizi unuttuk. Hemen fark edip pistten asagiya kayip inene kadar telesiege'in üzerindeki çantamizi biri iç etti. Cantanin icinde sualtinda, 10 metre derinlige kadar çekim yapabilen yeni aldigimiz, içinde Les Arcs'da ve Dinard bahçede çektigim fotolarla Canon fotograf makinamiz, benim iki berem, Elif Safak'in Firarperest kitabi ve 180 Euro degerindeki kayak merkezindeki dairenin anahtarlari vardi. Biz herkesi kendimiz gibi bildigimiz için çantayi bulanin bize getirecegini düsündük ama iih, kimse gelmedi, kimse getirmedi. Neyse biz de çanta ve içindekilerin üzerine bir bardak soguk su içtik. Persembe sabahinin üzerine adeta perde inmisti. Tipi ve sisden göz gözü görmüyordu. Pistleri göremedigimde hiç bir zevk almadigim kayagimi o sabah tatile çikarttim. Ögleden sonra kosullar sabaha göre pek de parlak olmasa da esimin aklimi çelmesi üzerine tekrar pistlere döndüm ama, nafile. Ilk deneme sonucu eve geri dönüs. Bu arada snowboard yapmaya devam eden Yves, sisten iyi göremedigi bir tümsegin üzerinden ziplayip kötü düsüs yaparak bacagindaki bir kasi incitmis. Erkan ile Yves snowboard yaparken ben ile Nihan kayagimiza devam ettik. Nihan yarim gün aldigi grup dersi ve üzerine iki yarim günlük özel dersle kayagini hayli ilerletti.
Sabahlari okul servisiyle diger arkadaslariyla birlikte okula gidiyor dönüste de yine servisiyle eve dönüyordu Doruk. Bu sene kayaga ilk baslayan çocuklarin PiuPiu sinifinda teleski ile çikmayi ve ardindan da meyilden asagiya kaymayi ögrendi. Seneye okul akabinde Doruk ile kaymanin keyfine varabilecegiz sanirim. Ögleden sonrasi güzellik uykusu akabinde Doruk'umuzun bir de kizak keyfi vardi ki onu seyretmesi de bir o kadar keyifliydi. Doruk kizak yaparken sayesinde Erkan da hayli kol kasi yapti :-). Yazik ki Doruk kizak yaparken çektigim tüm fotolar sirtçantasi ile birlikte mefta oldu. Neyse bu sene bizden foto yok, ben de yazima Nihan ile Erkan'in çektigi fotolardan ve geçen senelerde bizim çektigimiz fotolardan birkaç tanesini ekledim.
Kayak, sarküteri ve sarabin sicak, soguk her türünün limitlerini zorladigimiz keyifli bir kayak haftasi daha sona ererken hepimiz gelecek senenin planlarini yapmaya baslamistik bile.