23.9.12

The Power of a Black Line / Siyah Çizginin Gücü...

Addis Ababa'da sergileri gezmeye devam.


Talisman Gallery'de 8 Eylül'de açılışı yapılan "The Power of a Black Line / Siyah Çizginin Gücü" kaçırmadığımız diğer bir sergi. Tesadüf eseri Tamerat Siltan'ın ağaç baskı sergisinden haberdar olduk. Üzerinde severek çalıştığım ağaç baskı sanatıyla ilgili bir sergi kaçırılmayacak bir fırsattı benim için. Doğa, Etiyopyalı köylülerin yaşamı ve OmoVadisi'ndeki gerçek karakterlerin portrelerinin ağaç baskı ile kağıda siyah beyaz olarak aktarıldığı Tamerat'ın eserlerini çok beğendim. Sergide sadece baskılar değil, aynı zamanda baskıları yaptığı siyah ve beyaza boyadığı mdf kalıplar da sergilenmekteydiler.
Sergide Tamerat Siltan ile tanışıp, benim de ağaç baskı ile uğraştığımdan bahsettim. Telefon numarasını ve atölyesinin adresini aldım çalışmalarımdan örneklerle kendisini ziyaret etmek amacıyla. Henüz ziyaretine gidemedim ama en kısa süre içinde yapılacaklar listemde en üst sırada yer alıyor Tamerat'ı ziyaret.

Talisman Gallery'nin sahibi Massimo De Vita da Addis Ababalı bir sanatçı. Onun da çuha ile yapmış olduğu tablolarından örnekler sergi salonunun kapalı bir odasındaydı. İzin verdi gezdik. Çerçeve üzerine gerip şekil verdiği çuhayı boyayarak oluşturuyor tablolarını. Afrika'da kesinlikle hayal gücüne sınır yok. Ağaç figürlü bir tablosu Addis Ababa Müzesi'ndeymiş. Onunla da konuştum yaptığım ağaç baskılarla ilgili. Çalışmalarımı kendisine göstermemi, eğer uygun görürse Talisman Gallery'de bir sergi ayarlayabileceğini söyledi. Uzun zamandır baskı çalışmalarıma ara verdiğim için sergi salonunun hepsini çalışmalarımla doldurmam şu an için mümkün değil. Evmizin giriş katında, bahçeye açılan bölümü kendime atölye olarak düzenledim. Hele atölyemde çalışmalarıma bir başlayayım, elbet baskılarımdan örneklerle Massimo De Vita'nın kapısını çalacağım. Şu an için henüz erken.

22.9.12

Milenyum Mucizesi - Brook Yeshitila

Addis Ababa'daki evimize taşınalı 1 ayı geçti. Evimize yerleştik ve imkan buldukça Addis Ababa'nın kültürel aktivitelerini yakından takibe başladık bile.

Dün Addis Ababalı resim ve heykel sanatçısı Brook Yeshitila'nın ikinci kişisel sergisinin Asni Sanat Evi'nde açılışına davetliydik. Misyonunun eserleri aracılığıyla umut, barış ve sevgi mesajlarını yaymak olduğunu vurgulayan Brook'a hayran olduk. Brook’un sanatı birçok açıdan tek, eşi benzeri yok. Etiyopyalı sanatçılar genelde ülkelerinin baş sorunları olan fakirlik ve kıtlık konularını ele alamaktalar. 30 yaşındaki sanatçının amacı ise pozitif düşüncenin güzelliğini ve kaderi vurgulamak. 18 yaşında başlayan bir hastalık neticesinde yavaş yavaş felç olan Brook günümüzde sadece başını dik tutabiliyor ve kollarını kullanabiliyor. Zamanı yatar pozisyonda tekerlekli yatağında geçiren ve çalışmalarına yatağından devam eden Brook'a heykelleri için gereken malzemeleri arkadaşları tedarik ediyor. Ağır materyalleri Book'un istediği şekilde yerleştiriyorlar. Bir süredir CURE Etihopia Hastanesi tarafından tedavi edilen sanatçıya yakında ayaklarından başlanmak üzere seri operasyonlar yapılacak.  Brook'un tekrardan yürüyebilmesi için tünelin sonunda bir umut ışığının yanmaya başladığı söyleniyor.

"CURE Ethiopia Hastanesi operasyonlara daha başlamadan beni iyileştirmeye başladı bile" diyor suratından tebessümü eksik olmayan sanatçı. Yatar pozisyonda bu şaheserleri ortaya çıkaran Brook'un tekrardan yürümeye başladıktan sonraki eserlerini hayal bile edemiyorum.

Pozitif enerjisinin güneş gibi yayılıp tüm sergi salonunu ısıttığı Brook Yeshitila'nın inancını ve hayata bağlılığını asla kaybetmemesini ve en kısa süre içinde eski sağlığına kavuşmasını diliyorum..

""Milenyum Mucisesi" diye de anılan Brook Yeshitila'nın Asni Gallery'de sergilenen eserlerinden ve sergi anından fotoğraflar...









18.9.12

Vesselam...

Ekşi Sözlük'teki "vesselam" kelimesinin açılımı çok komiğime gitti sizinle paylaşayım dedim.

"Küçükken sadece babaannemden duyduğum bu kelime, bende okuma-yazma bilmeyen kadıncağızın bir çeşit sözlü imzası gibi bir izlenim uyandırmıştı. Babaannem özellikle dedikodu içerikli mevzular çok çetrefilleşti mi konuyla ilgili bir özlü söz yahut da kendi fikrini belirten kısacık bir cümle söyler ardından da "vesselam" der susardı. Yani bir çeşit "ahanda buraya yazıyorum" gibi bir şey.
Sonraları daha ilginç olan bir şey daha fark ettim ki o da: babaannemin bu sözü ile birlikte herkesin mevzuyu kapatmasıydı. Yani bu durumda bu sözcük, sadece babaannemin sözlü imzası olmakla kalmıyor, bizim oyunlarımızdaki "tıp" sözcüğünü de karşılıyordu. Ama anlayamadığım neden "tıp" deme yetkisinin sadece babaannemde olduğuydu. Düşününce bunun da babaannemin yaşına hürmeten kazandığı bir hak olduğuna karar verdim.
Tam "vesselam" mantığını bu şekilde güzelce kafamda oturtmuştum ki günlerden bir gün babaannemin kızkardeşi olan büyük teyze ziyaretimize geldi. Yine tanımadığım, bilmediğim insanlardan bir mevzu tartışmaya konuldu. Sonra büyük teyze bir şeyler söyledi söyledi ve pat "vesselam" dedi, bitirdi. Herkes de kafasını sallayıp sustu. Şimdi sormazlar mı bu kadına "sen kim oluyosun da bizim evimizin büyüğünün imzasını kullanıyosun?" diye.. Sormadılar.. Üstelik büyük teyze babaannemden yaşça küçüktü de. Bunun üzerine beni başka bir düşünce aldı tabii. Acaba "vesselam" sözcüğü babaannemin ailesine ait bir çeşit imza mıydı? Bir soyadı ya da ne bileyim aileye özgü bir kapanış sözcüğü gibi. Tamam dedim kesin böyle. Aileden kalan iki kızkardeş var zaten sadece. Onlarda bu sözcüğü kullanma yetkisi.
Uzun bir müddet babaannem ve büyük teyzeden başka kimseden duymadığım bu yüce sözcüğü, bir ev ziyareti esnasında yine babaannemin köylülerinden birinden duyup derin bir sarsıntı geçirdim. Hemen babama döndüm. kimdi bu adam? Babaannemin dıdısının dıdısının dıdısı. Akraba filan da sayılmaz. konu gitgide karmaşıklaşıyordu. Acaba babaannemin köyüne has bir sözcük müydü bu?
Kelimenin kullanıcıları arttıkça benim için etkisi de kaybolmuş gibiydi. Artık "vesselam" sözcüğünden sonra susulmasını gereksiz buluyordum bi kere. Ne o öyle. Her önüne gelen "vesselam" desin bitirsin mevzuyu. bu sözcüğü duyduğum yerde inadına anladığım-anlamadığım her konuda saçmalayıp bir şeyler söyler olmaya başladım, sırf konuyu bitiren bu cins kelime olmasın diye.
Beni böylesine dengesiz düşünce ve davranışlara iten bu kelimenin genel kullanımda da yeri olduğunu nasıl idrak ettim hatırlayamıyorum ama küsüp söylemez olduğum bu deyişi sözlüğümden silip rahmetli babaannemle ilgili güzel anılar köşesine iliştirdim." (gosalyn mallard, 26.09.2005 14:24)

Nasıl? Süpermiş değil mi, vesselam?

10.9.12

10 Eylül senenin son günü...

Etiyopya nevi şahsına münhasır bir ülke. Zaman içinde verdiğim örneklerle siz de Etiyopya'nın ilginç özelliklerine şahit olacaksınız.

Bu duruma en güzel örneklerden biri Etiyopya'nın Julien Takvimini kullanıyor olması ve dolayısıyla bir yılda 13 ay yaşıyor olmaları. Etiyopya’da bir yıl 30 günlük 12 ay ve 5 veya 6 günlük artık bir aydan oluşuyor.

Julien Takvimi Isa’nın doğumundan 7 sene 113 gün sonra kullanılmaya başladığından Etiyopyalılar yeni yıla Eylül’ün 11’inde giriyorlar. Bugün onlar için 2004 senesinin son günü. Kullandıkları Julien Takvimi'ne göre bizden 7 sene geriden geliyorlar.

2001'de Amerika'da gerçekleştirilen terör saldırısıyla hafızalarımıza kazılı 11 Eylül canım babacığımın, halacığımın ve sevgili eniştemin doğumgünleri olması dolayısıyla benim için hayli önemli bir gündür. Ha bir de Etiyopyalılar Noel’i her yıl 7 Ocak’ta, canım ablacığımın doğumgününde kutluyorlar. 

Ya benim doğumgünüm 5 Haziran'a bir kutlama düşünmüyorlar mı?

2005 senesinin Etiyopya'ya tüm güzellikleri beraberinde getirmesini diliyorum. 

3.9.12

Etiyopya dün 21 yıllık Başbakanı Meles Zenawi'yi son yolculuğuna uğurladı...

Etiyopya'da 21 yıldır ülkenin başında olan Başbakan Meles Zenawi'den yaklaşık 2 aydır haber alınamıyordu.

Net bir resmi açıklamanın yapılmadığı ülkede; medya, başbakanın bir hastalık nedeniyle yurtdışında tedavi gördüğünü bildirirken, hastalığın ne olduğuyla ilgili ayrıntı da verilmiyordu.
Basında Zenawi’nin Belçika'da istirahat ettiği ve iyileşmeye başladığı yönünde yazılar çıkıyor, gerçek ise Etiyopyalılar'dan saklanıyordu.

Etiyopya’nın ev sahipliğinde düzenlenen son Afrika Birliği liderler zirvesine de katılamayan Zenawi’nin sağlık durumu hakkında ülke basınında birçok spekülasyon çıkmıştı.

Brüksel’de tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybeden Etiyopya Başbakanı Meles Zenawi’nin naaşı özel bir uçakla ülkesine getirildi.

Binlerce Etiyopyalı, 57 yaşında ölen liderlerinin cansız bedenini taşıyan uçağı karşılamak için başkent Addis Ababa’daki havaalanına akın etti. Zenawi’nin bayrağa sarılı tabutu, askeri törenle halkın ziyareti için bir süre tutulacağı Başbakanlık Konutu’na götürüldü. 21 yıldır ülkeyi yöneten Başbakan Meles Zenawi'nin ölüm haberiyle yasa boğulan Etiyopyalılar: “O büyük bir liderdi ve maalesef ardında yarım kalan çok şey bıraktı. Başlattığı demokratikleşme süreci bitmemişti. Onun niteliklerini başkalarıyla karşılaştırmak mümkün değil, gerçekten çok üzgünüz” diye dile getiriyorlar duygularını.
Zenawi’nin yerine geçici olarak Başbakan yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Hailemariam Desalegne atandı.

Dün düzenlenen resmi törenle Meles Zenawi Etiyopya'nın son Kralı Haile Selassie'nin mezarının bulunduğu mekana defnedildi.