5.6.09

Konuk yazar...

Bari Nairobi'ye konuk edemedim ablami tam 9 aydir, ben de bloguma konuk edivereyim dedim.
Bugün yazmis oldugu capcanli traji-komik e-mailini noktasina, virgülüne dokunmadan yayinliyorum.

"I. Allaaaaahhhh, Mahallede Olay Var!

Akşam haberlere bakın bizim mahalle çıkacak. Deminden beri bir polis sirenleri, bir ambulans sesleri, nasıl gürültü Ethemefendi Caddesinde anlatamam. Zeynep (pek degerli yegenim olur kendisi, bu Pazarki SBS sinavina hazirlaniyor, buradan zihin açikligi diliyorum Zeynoma)çalışmayı bıraktı, ben önce kızdım ne meraklısın diye ama sonra baktım olay var gibi. Çıktık balkona ki ne görelim tüm mahalleli balkonlara fırlamış. Yolda trafik durmuş, bir insan kalabalığı görmelisiniz. İnsanlar balkonlarda ellerinde kameralar çekim yapıyor. Kimisi camlardan aşağıya sarkmış, nerede ise dengeyi kaybedip aşağı düşecek. Al sana yeni bir olay daha. Ben tabii bilirsiniz böyle durumlarda olay yerine gitmem, Murat en iyi bilir bunu. Ama meraktan da içim içimi yer. Ne oldu, trafik kazası mı, birini mi vurdular, aile içi bir olay mı, organize terör olayı mı diye merak ederken bizim apartman görevlisi Cemal mutlaka gitmiştir oraya diye düşünüp kendisini cepten aradım. "Neredesin Cemal, mahallede olay var galiba" dememle "Abla merak etme ben olay yerindeyim" dedi ve yüreğime su serpti. Cemal orada ise olay çözülmüştür rehaveti çöktü bir anda içime. Ethemefendi'de bir Finansbank vardır tam bizim balkondan da görünür, meğer orada soygun varmış. Soyguncu ya da soyguncular güvenliği bacağından vurmuş, ama polisimiz soyguncuları yakalamış sanırım ki en son balkondan içeri girmeden evvel gördüğüm sahnede iki polis memuru öpüşmek suretiyle birbirlerini kutluyorlardı. Şu an hala polis arabaları, olay yeri inceleme ekipleri olay mahalline intikal etmekte, kalabalık hala aynı şekilde sokakta, balkonlarda. Migros'un kasiyeri bile olayı izlemek için kasasını bırakıp dışarı çıkmış, yani o derece heyecanlı bir olay. Şu an bankanın önüne sarı bantlar çekildi, kimse yaklaştırılmıyor. Zeynep'te heyecan son safhada, bilirsiniz bayılıyor TV'de CSİ izlemeye. Tutturdu ben de gideceğim oraya diye. Durun kızı zaptetmeliyim, burada kesiyorum şimdilik. Beni izlemeye devam edin. Olay yeri uzaktan inceleme ekibinden Şekip

II-Olay Yeri Karşısı Kasap Yerinden Naklen Bidiriyorum.
Biraz evvel çıktım dışarı mahallenin kasabına gittim, ayıptır söylemesi kıyma almak için. Dana kıyma tercih ediyorum ben, daha yağsız oluyor. Gerçi şimdi uzmanlar kuzu eti ve kıymasını tavsiye ediyorlar, hormonsuz olması nedeniyle ama yaz gelmiş her taraf sıcaklamış bu zamanda kuzu mu kalır hepsi olmuş koca koyun. Koyun da kokar, biliyor musunuz. Neyse, gittim kasaba ki önü TV kameramanları ile ana baba günü. Arka plana olay mahalli banka şubesini alarak her kameraman o an önünden kim geçerse kolundan tutuyor ve başlıyor sormaya. Aman beni de yakalar biri diye kasabın en dip köşesine doğru meylettim ve başladım bilgi toplamaya. Bizim kasap bu arada olay mahallinin 50 m çapraz uzağında hemen söyleyeyim bilmeyenler için. Kasap Abdullah Efendi pek gururlu, ağzı kulaklarında "Akşam izleyin haberlerde benim büyük oğlan konuştu hep kameralara" diyor. Büyük oğlan ise hem babası kendi ile gururlandı diye hem de kardeşine aile hiyerarşisindeki konumundan dolayı bir çalım daha attı diye gururlu. Kardeş ise hasetle karışık bir bir pişmanlık içerisinde: "Ben de izledim olayı başından sonuna kadar ama hep abimi çekti kameralar" diyor. Dedim "İlerideki Turkcell bayii önünde bir kamera daha var, bir görün istersen. Ben baştan sona izledim olayı de. Biraz heyecan kat konuşmana, hatta silah sesini ilk ben duydum de. Bak gör sen de çıkarsın akşama TV'lere" diye. Bakalım akşama hep beraber seyredelim bizim kasabın oğlanları, hangisi daha fazla rating alacak? Bu arada Abdullah Efendi'den öğrendiğime göre fail banka şubesinden çıkıp güvenlik görevlisini ayağından vurarak etkisiz hale getirmiş ve tam şubenin karşısındaki daha evvel bizim mukim olduğumuz Değerbilir Sokak'a doğru yönelmiş. Bu esnada bizim kasabın yanındaki dükkanlardan birinde alışveriş yapan bir gözüpek müşteri- ki bu da hissetiğim kadarı ile bizim kasabın olayla ilgili gurur duyduğu bir ikinci konu. Yani kendi dükkanının sırasındaki bir başka dükkanda alışveriş yapmakta olan bir müşterinin olaya müdahale etmesi- soyguncunun peşine düşüp her ne şekilde oduğunu bilmediğim bir usulde kendisini etkisiz hale getirmesidir. Bu noktada bilgim eksik kaldı, konuyu birazdan sizler için tam köşedeki Turkcell bayiinden araştırmak üzere çıkacağım. En sıcak haberlerim ile karşılaşacağınız bir sonraki emailime doğru hepinizi sevgiyle uğurlarım.

III- Süper Babaanne.
Hayret içindeyim, kısaca size de yazayım sonra kayınvalideme gideceğim kendisini sakinleştirmek için. En son aldığım habere göre kayınvalidem saat 11 de tam olay mahallinin karşısında benim biraz evvel gittiğim kasabın yanındaki dükkanlardan birinden çıkmakta imiş. Meğerse bizim kasabın bahsettiği gözüpek müşteri benim kayınvalidemin ta kendisi imiş. Kayınvalidemi görmüş olanlar kendisini şöyle bir gözlerinde canlandırsınlar. Görmemiş olanlar için ben anlatayım 145 boy, 45 kg çıtı pıtı bir hanımdır. Neyse dükkan çıkışında Şadiye Anne'nin soyguncuyu görmesi ile elindeki şemsiyesinin kanca ucu ile çelme takması bir olmuş. Tökezleyerek yere düşen soyguncunun üzerine etraftan olayı gören millet çullanmış da adamın silahına rağmen etkisiz hale getirilmesi böylece mümkün kılınmış. Hikayenin bu son noktası, yani kayınvalidem tarafından şemsiye ile çelme takılma bölümü hariç diğer her anlatılan ayrıntısı aynı ile vakidir. Biraz evvel kendisi ile telefonda görüştüğümde onun da olay saatlerinde bankanın karşısında olduğunun duyunca böyle bir sona bağlamak geldi içimden. Böyle olsa ne farklı bir final olurdu değil mi? :) "

5 yorum:

Adsız dedi ki...

Öncelikle geçmiş olsun...

1- Öpüşen polisler karşıt cinsten miydi?
2- Kasabın övündüğü adam anlaşıldığı üzere Polis değildi, olsaydı söylerdi ve bu kadar gururlanamazdı, madem bu adam yaptı bu işi, polisler niye öpüştü?
3- Soyguncu susturucu mu kullanmış, sanmam, kullanmamış ise neden siz silah sesleri ile ilgilenmediniz? Yaz geldi pencereler açık, bu duyarsızlık nedir?
4- Yaz geldi dedik, babaanne şemsiye taşıyor olamaz...
5- Zeynep, kasaba sanırım gelmedi, gelseydi söylerdin, şayet geldiyse ayıp oldu Zeynep'e, gelmedi ise niye kıza eziyet ediyorsun?

Murat

Murat Bey, teşekkür ederim tüm ailem namına geçmiş olsun dileklerinize. Sorularınıza cevaplarım aşağıda:

1- Evet, her ikisi de diğer cinse göre karşıt cinsti. Burada mesleki alışkanlığım gereği bir karşıt inceleme talebim oldu ise olay daha sıcak. O nedenle şu an için amirlerin sümenine takıldı.
2- Ah, bir bilsem bu sorunun cevabını. Görseniz bayram sabahı gibiydi etraf. Coşkulu bir kutlama.
3- Ben o sırada gözlüklerimi takmamışım, ondandır duymamam.
4- Ah Murat Bey, siz İstanbul'da yaşamıyor olsanız gerek son günlerde. Dün seller götürdü burayı. O şemsiye dünden çantada kalmış kekliktir.
5- Tebrik ederim, doğru teşhis. Satır aralarını iyi okumuşsunuz. Zeynep ben kasapta olduğum süre içinde 2 matematik, 5 fen sorusu daha çözdü.

Figoltx'ün Ablası

Adsız dedi ki...

3- Numaralı soruya vermiş olduğum yanıt 1999 Marmara depremi sonrasında oluşan artçı depremlerden birini ofiste yaşadığımda, herkes kendini bina dışına atarken muhasebede bir çalışanımın olayı hissetmemiş olmasına verdiği açıklama idi. Burada da bence uydu. :-)

Tanya's dedi ki...

Figoltxcim,

İyi ki misafir ettin...hem güldüm hem düşündüm.

Nilambara dedi ki...

Ana temanın vehametini unutup, mizah dergisi tadında okurken birden kendimi Woody Allen filmi izler gibi buldum... :)) hayali son da hiç fena değil di, yakıştı :)
Sevgili Figen Hanım, ablanız bir blog açmalı ve hergün gündemi nakletmeli... yazılı ve görsel basın yerine bu 'blog' basını izlemeyi tercih ederim doğrusu :))

Asis dedi ki...

süper babanne finali harika olurdu :)haberleri izledim ama kısa geçtiler ayrıntıları göremedim :)ama görmüş kadar oldum sayeniz de..sevgiler