Eeee, biz de turistiz ya eksik kalmayalim dedik ve yola koyulduk.
Prison Island'in hikayesine gelince;
Tekne ile Stone Town'dan sadece 10 dk mesafede Prison Island. Adayi gezme bedeli kisi basi yaklasik 4$, tabiki ödeme lokal para birimiyle yapiliyor. Ada Araplarin egemenligi sirasinda köle tüccarlari tarafindan kurallara uymayan köleleri alikoymak için kullanilmis (bir nevi hapishane diyelim). Söz köle ticaretini de ele alacagim bir ara, yani sirasi gelince. 1890 yilinda, Ingiliz egemenligi sirasinda ise adada bir hapishane binasi insa edilmis. Ancak bina hiç bir zaman hapishane olarak kullanilmamis. Daha sonralari bina Zanzibar, Tanzanya (o zamanki adiyla Tanganika), Uganda ve hatta Kenya'ya gelen tüccarlarin bir süre karantina amaçli zoraki konaklatildigi bir misafirhaneye dönüsmüs. Günümüzde Prison Island, Stone Town'a uzaktan bakmak isteyenler, ya da 19. yy'da Seychelles Adalarindan ithal edilen dev kara kaplumbagalarini görmek, hatta beslemek isteyenleri kucakliyor. Aslinda sadece bununla da kalmiyor. Eger deniz alti ilginizi çekiyorsa ada çevresinde snorkel ve maske ile deniz dibindeki mercanlari ve rengarenk baliklari gözlemliyebiliyorsunuz. Biz deniz dibi arastirmamiz akabinde adanin beyaz pudramsi kumlarinda güneslendik bile üstelik.
Prison Island'da hem kara kaplumbagalarini sevip, hem besleyip, hem de fotograflayan figoltx...
Son iki gün araba kiralayip kendi basimiza adayi kesfe çiktik. Ilk duragimiz Zanzibar'in kuzey batisinda yer alan Slave Chambers (Köle Odalari) ve Coral Caves'i (Mercan Magralari). Angola'da yasarken Transatlantik Köle Ticareti 'yle ilgili hayli doküman okumus hatta eski blogumda bununla ilgili bir yazi yazmistim. Kisacasi bu konu beni derinden etkiler. Afrika'nin batisindan, Yeni Dünya'da seker kamisi üretiminde çalistirilmak üzere yy.larca süren köle sevkinin Ingilizler tarafindan yasaklandigi tarihlerde Araplar köle ticaretine Afrika'nin dogu yakasindan gizlice devam ediyorlar. Arap ülkelerine Zanzibar, Stone Town üzerinden köleler tasiniyor. Bu ülkeler içinde Türkiye'nin de adini okudugumda içim daha da bir ciz etti. Tabi o zamanki adiyla Osmanli Imparatorlugu. Hatta çocuklugumda bana anlatilan bir hikayeyi hatirladigimda hüznüm daha da artti. (((Hikayeyi çocuklugumda bana anneannem anlatmisti. Anneannemin annesi, yani ninem (kendisi ben 9 yasindayken vefat etti) çocukken evlerinde bir zenci halayik (Osmanlıca çocuk bakıcısı veya hizmetçi olarak çalıştırılan zenci kadın köle, cariye) çalisirmis. Bir gün ninemin annesi Ferdane hanim ninemin üzerini degistirirken vücudundaki morluklari farkeder ve kisa bir hafiyelik sonunda cariyenin ninemi isirdigina sahit olur. O günden sonra Ferdane hanim eve kömürden baska kara renkli herhangi bir seyin girisini yasaklar. Ninem, hatirlarim ben çocukken Araplardan ve zencilerden korkardi. Demek nedeni buymus.))) Yilda yaklasik 30.000 köle Zanzibar'dan Arap ülkelerine dagiliyormus o dönem. Slave Chambers, yer altina tasin oylularak yapildigi, haremlik selamlik iki küçük odadan olusuyor. Minicik yerde insanlari balik istifi gibi yigip, hasta olanlari ölüme terkedip, dogal seleksiyon sonucu hayatta kalanlari gemilerle sevk ediyorlarmis Arap ülkelerine. Her hangi bir kontrol aninda da köleleri güzel giydirip, yolcu olduklarini söylemelerini tembihliyorlarmis. Mercan Magaralari'nda (Coral Caves) ise köleler suyun yükselmesine kadar bekletilip, magaranin Hint Okyanusu'na açilan agizina kadar yürütülüp gemilere bindiriliyorlarmis. 1873 tarihinde Ingiliz Kuvvetleri Sultan Barghash'e Köle Ticareti'ne son noktayi koydurtan antlasmayi zorla imzalatmis.
Slave Chambers
Bu hazin hikayenin ardindan Slave Chambers'in az ötesindeki Mangapwani Beach'in (sahil) pudravari sahilinde güneslenip, denize girdik. Ardindan da sahildeki restoranda Zanzibar'in baharatlariyla terbiye edilmis piliç ile beyaz sarap. Cok mu açtik, yoksa bize mi lezzetli geldi piliç bilemiyorum? Ama, Zanzibar usulu zencefille piliç terbiye tarifini ögrenip uyguladim, sonuç hiç de fena degil.
Bu hazin hikayenin ardindan Slave Chambers'in az ötesindeki Mangapwani Beach'in (sahil) pudravari sahilinde güneslenip, denize girdik. Ardindan da sahildeki restoranda Zanzibar'in baharatlariyla terbiye edilmis piliç ile beyaz sarap. Cok mu açtik, yoksa bize mi lezzetli geldi piliç bilemiyorum? Ama, Zanzibar usulu zencefille piliç terbiye tarifini ögrenip uyguladim, sonuç hiç de fena degil.
Mangapwani sahillerini renklendiren yerli çarsaflilar. Az sonra çarsaflariyla deniz sefasi yapacaklar...
Cenem düstü yine, dolayisiyla Zanzibar yazi dizimin bir türlü sonuna gelemedim.
Kismet dördüncüye artik...
2 yorum:
Ya ne diyecegimi bilemiyorum...Ne guzel keyifle geziyorsunuz.Ben de heyecanla okuyorum:)
Haaa , bu arada , her zaman beklerim, hatta gelebilecegin ilk firsatta!
Yves'in is seyehati oldukça pesine takiliyorum iste. Civarda görülebilecek yerleri is pesine eklemeye çalisiyoruz. Hem çalisalim hem çevremizi görelim seklinde. Haftaya yine kaynak yapma planimiz var Etopya Adis Ababa üzeri Etopya'nin kuzeyi Lalibela ve Axum'a. Tesadüf bu ya ikisi de Unesco'nun Dünya Miraslari Listesi'nde. Hani söz vermistik ya bundan sonraki seyehat planlarimizi o listeyi elimize alip ayacaktik. Denk geldi :-). Ilk firsat Subat gibi görünüyor ufukta, bakalim kismet.
Yorum Gönder