10.2.09

Kenyali blogcunuz döndü...

Tam bir aydir yazmamisim blogumda. Ama mazeretim vardi. Efendim, mazeretim 3 hafta Türkiye, 2 hafta da Fransa'da seferi olmamdi. Gerçi son yazimi Istanbul'dayken yayimlamistim ve planim "Insanligin Besigine Yolculuk" yazi dizimi tamamlamak ve listede olan nice yazi planlarimi kagida dökmekti ama evdeki hesap çarsiya uymadi. Neyse, umarim açigi kisa süre içinde kapatirim. Kisaca neler yaptim bu süre içinde anlatayim. Seferimin iki etabi da pek güzel geçti, gerçi Istanbul'daki son hafta küçük bir rahatsizlik atlatip Fransa'ya geçtim. Yves (yani esim) de Nairobi'den ayni sabah CDG Havaalani'na gelip beni karsiladi ve Fransa'nin kuzeyi, Dinard'daki evimize dogru yol aldik. Nairobi'ye yerlestigimiz 15 Agustos'dan beri Dinard'a ilk defa gittim. Hayli özlemistim. Kisin Fransa çok da cazip gelmedi bu sefer. Gerçi biz eve gelmeden bir gün önce evin kaloriferi yakilmisti. Geldigimiz aksam söminemizi de yaktik, pastis (Fransizlarin anasonlu raki benzeri içecegi) esliginde isinmaya çalistik ama Nairobi'nin 27 derece sicagindan sonra isi degisimine alismakta hayli zorlandik. Neyse, ikinci hafta hayli güzel geçti. Türkiye'den yegenim, ablam, annem ve üç gün sonra bize katilan enistemden olusan "süper kayak takimi" ve hatta Yves'in agabeyi ve hanimi tam 8 kisi Les Arcs 1800'e kayaga gittik. Biz Dinard'dan kiraladigimiz arabayla 30 Ocak aksami yegen, abla ve annisi karsilamaya yola çiktik. O aksam CDG civarinda bir otelde konakladik ve sabah kargalar uyanmadan yola koyulduk. Yves'in abicisi ve esi hizli trenle Saint Malo'dan (korsanlarin sehri) yola çiktilar. Enistem ise bizden 3 gün sonra Lyon'a uçakla ulasip Les Arcs 1800'e kadar Satobus ile ulasti. Harika bir hava, zaman zaman günesli, zaman zaman bulutlu ama asla kar yagissiz ve pistlerde harika kar kalitesiyle gün basina ara vermeden en asagi 5 saat kaymacali harika bir haftaydi. (Herkes snowboard ve kayaklarinin üzerinde durmayi becerebiliyordu ve hatta teleski ile telesiegei bile kullanmayi biliyorlardi. Ne enteresan degil mi? Neyse, bu son iki cümlem bir kaç sene önceki kayak tatilimize göndermedir. Ilgililer artik kirilmasinlar. Arkadaslar birbirlerine takilir, degil mi ama???) Bir ögleden sonra annem ve ablamla Bourg Saint Maurice'e gittik. Biraz alis veris, biraz kafelerde kahve içmeli güzel bir ögleden sonraydi. Hatta bu güzellikleri fotograflarimizda ölümsüzlestirdigimizi düsünüyorduk ama yegenimin fotograf makinasindaki yanlis bir tusa basmasiyla fotograflarimiz hakkin rahmetine ulastilar. Hafizadan silinen fotograflar internette bazi programlar sayesinde tekrar geri kazanilabiliyormus. Ins-allah, bekliyorum...





3226 metreye çikarken...



Siyah pistte kaydigimizin kanitidir... Fotonun adi "Herkes gider Mersin'e ben giderim tersine".






Kayak yapmayanlarin kurdugu hedik grubu (hedik bol kara batmadan yürüyebilmek için ayakkabilara takilan, African Queen ve annesinin elinde görülen zimbirti) bol karli yürüyüslerine çikarken. Dualarimiz sizlerle hedik grubu, kafa göz yarmadan geri dönün ins-allah :-)...




Her güzel seyin bir sonu oldugu gibi, bu güzel haftamiz da bitti, ama biraz zor bitti. Niye mi? Yola çikacagimiz sabah hava durumu degisti ve yol boyunca kar yagisi tipi seklindeydi. Tren grubu Cuma aksamindan yola çiktigindan problemsiz Cts öglen St. Malo'daki evlerine vardilar. Ikinci yola çikan grup arabalilar grubuydu. Hava kar yagisli da olsa vaktinden evvel THY yolcularini CDG'e ulastirdik, ancak Paris'deki kar yagisi dolayisiyla yaklasik 4 saatlik rötarla uçusa geçebildiler. Buna da sükür, yine sanslilarmis. Sonradan ögrendigimize göre onlarin uçusundan sonraki tüm CDG uçuslari iptal olmus. Biz THY grubunu CDG'ye biraktiktan sonra yolumuza devam ettik. Les Arcs 1800'den Dinard'a tam 12 saatte ulastik. Biz de sansliydik yine. Aramizdaki en sanssizimiz enistemdi. Kayak merkezini en son terk edendi kendisi. Bourg St. Maurice'e inip orada Satobus'a binip Lyon'a ulasacakti, bu kadar basitti aslinda. Ancak kar yagisi hayli yogunlasmis ve dag yollarindan yol alan Satobus yolculari baska bir dag köyünde birakmis. Ha, baska bir otobüs sizleri alacak demeyi de ihmal etmemis soför. Bekle bekle gelen giden yok. Uçak kaçti kaçacak. Eeeee, ne demis atalarimiz "Sürüden ayrilani kurt kapar!". Neyse sansa baska bir Türk bey ve kizi da otobüs beklermis meger. Üçü havaalanina kadar bir taksi tutup yaklasik 470 Euro bayilip, uçaklarina sag ve salimen yetismisler. Tatil ne de güzel geçti derken böylesi bir final hiç de hos olmadi. Ancak dönüs günü yasanan tüm aksiliklere ragmen harika bir kayak tatiliydi. Herkese tesekkürler...


Ben Kenya disindayken baskülüm bozulmuz sanirim, 2 kilo fazla tartiyor. Yoksa asiri spordan kaslarim mi agir çekiyor? Herhalde öyle olsa gerek. Neyse ne ya, offffff.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

merhaba arkadasim fransada kayak siyah piste süper bravo ben kayak yapamiyorum ama kar ayakkabilariyla yürümeye bayiliyorum hele kimsenin basmadigi yerlerde iz birakmak süper cok keyifli saglikli mutlu güzel bir hafta diliyorum bu arada resim calismalarin harika sergide gösterilmeside cok mutluluk verir degilmi?INsallah birgün bende resimlerimi sergileme firsati bulurum sevgiler

figoltx dedi ki...

Merhaba sanongcum.
Uzun zaman oldu ben de senin bloguna ugrayamadim.
Eh siyah pist biraz benim için ürkütücü, genellikle kirmizi pistleri tercih ediyorum. Hazir siyahtan kaymisken kayda geçelim dedik.
Sergiye layik görülmesi tablomun gerçekten pek keyifli, keske serginin açlisinda ben de olabilseydim ama imkansiz. Neyse artik sergiden fotograflari gönderirlerse ben de blogumda yayimlarim.
Sana resim çalismalarinda basarilar.
Sevgiler...