12.8.11

Şatoda 16. yüzyıla minik bir ziyaret...

Dün akşam Kanada'yı 1534 yılında keşfeden ve Fransa'nın kolonileri arasına katan, korsanların şehri Saint Malolu Jacques Cartier'nin hayatının son 16 yılını geçirdiği Rotheneuf'deki minik şatosunda 16. yüzyılın yaşatıldığı tiyatral gösteri ile şatonun cephesinde yapılan animasyonlu ışık gösterisindeydik. Üç gün önce şatoda yaptığımız rehberli gezinti sırasında ve sonrasında Jack Cartier ile ilgili yazımı yazarken internetten araştırmalarım sonucu öğrendiğim bilgiler Cartier'nin hizmetçisi ve eşi Catherine'nin tiyatral gösterisi sırasında verdiği bilgilerle pekişti.

Jacques ve Catherine Cartier'in hizmetçisi hem sebze çorbası hazırlıyor hem de o günlerdeki günlük yaşamdan bahsedip arada Cartier çiftiyle ilgili minik dedikodular yapıyor.

Mutfaktan, hizmetçinin yanından ayrılıp azıcık çekiştirdiği hanımı Catherine Cartier'in bulunduğu salona geçiyoruz.
Madam Cartier rolündeki hanım üç gün önce şatoyu gezerken bize rehberlik eden kişi. Yıllardan 1541 Jacques Cartier Kanada'ya doğru üçüncü yolculuğuna çıkmış. Eşi 4 aydır şatosunda yanlız. Eh, yanlızlık zor tabi. Bize biraz dert yanıyor Catherine. Elindeki kumaşa üç harf işlemiş, CDG. Bize bu harflerin anlamını soruyor. Toplam 20 kişi kadarız gösteriye katılan. Bir kaç kişi "Charles de Gaule" diyor. Ben dersini iyi çalışmışbir öğrenci edasıyla sizin isminizin "Chaterine des Granches" inisiyalleri diyorum. Ve bingo.

Ardından bahçeye çıkıp Cartier'nin tayfalarıyla Kanada'da kaldığı kış boyunca oynadığı ahşaptan oyma oyunları oynadık Brötanya'ya özgü elmadan yapılma az alkollü cidrelerimizi yudumlarken. Saat 22.30'da şatonun avlusunda şatoya cephe sandalyelerde gösteri için yerimizi aldık. Müzikli, ışıklı animasyonlar eşiliğinde tarihçe bir kez daha baştan sona anlatıldı. Havanın soğuk olmasına rağmen iyi ki sebat edip beklemişiz bu muhteşem gösteriyi. Tek kelimeyle "muhteşemdi". Ben artık susuyorum, fotoğraflarım konuşsun...















4 yorum:

demet dedi ki...

Figenciğim, amiyane tabiriyle "ben gezi yazılarının hastası oldum" diyebilirim. Bloğuna sayfamda yer vermek istiyorum müsaadenle.

figoltx dedi ki...

Demet'ciğim yazılarımı beğendiğine çok sevindim. Çok mutlu olurum paylaşırsan blogumu sayfanda. Sevgiler....

pelinpembesi dedi ki...

off ben de gerçek bir şato görmek isterdim.ne güzel birşeye tanık olmuşun, bayıldım..

figoltx dedi ki...

Buket'ciğim bu manoir dedikleri minik bir şatocuk. Ancak Fransa şatodan geçilmiyor. La Loire Nehri kıyısındakiler özellikle hayli ihtişamlı ve günümüze iyi korunmuş halde. Selamlar...