Nerde kalmıştık?
Evet, Bourg-en-Bresse'de bir gece minik bir otelde konakladıktan sonra sabah kahvaltısı akabinde tekrar yola koyuluyorduk...
Ancak yolumuza devam etmeden önce size Ain Departmanı'nın başşehri, Lyon'un 70 km kadar kuzey doğusundaki şirin şehir Bourg-en-Bresse ve ünlü kilise/manastırı Monastère Royal de Brou'dan bahsetmek istiyorum.
Monastère Royal de Brou'nun kilise ve manastır binaları 16. yüzyılın başlarında Kutsal Roma İmparatoru I. Maximilian'ın kızı Avusturyalı Margaret tarafından inşa ettirilmiş. 1506 ile 1532 yılları arasında hayli detaylı Flamboyant Gotik tarzında, Rönesans döneminin bazı yönlerine de uyarak inşa edilen kilisenin yüksek çatısı renkli sırlanmış çinilerle kaplı. Margaret'ın, ikinci eşi Savoy Dükü II. Philibert'in ve annesi Bourbonlu Margaret'ın kilise binasında olan mezarları gözden uzak olmaları sayesinde Paris'de devrim esnasında kraliyet ailesine ait tahrib edilen mezarların akibetine uğramamışlar.
Kilise binasının giriş katında 13 ila 17. yüzyıl arasında üretilmiş dini heykeller, üst katında ise 16. yüzyıl ile 20 yüzyıl arasında yapılmış resimler sergilenmekte. Kilise ve manastır 1862 yılından beri tarihi anıt olarak sınıflandırılmış ve Fransa Ulusal Anıtlar Merkezi tarafından koruma altına alınmış.
Bour-en-Bresse'den nihayet yola çıkıyoruz. Az ilerideki minik şehir Cluze'a vardığımızda Avoriaz'a dair hiç bir panoya rastlayamayınca ilk karşımıza çıkan kişiye yol soruyoruz. "Valla, orası dağ çık çık bitmez, çok uzak, çoook yükseklerde" diyen, Arap orijinli olduğunu düşündüğümüz kişinin yol tarifi günümüze neşe katıyor. Onun tarifine göre çok yükseklere doğru yolumuza devam ediyoruz. Cluze ardından Fransa'nın 27 bölgesinden biri, ülkenin güney doğusunda yer alan, sınırları içindeki Avrupa'nın en yüksek dağı Mont Blanc zirvesiyle de bilinen, adını Rhône Nehri ve Alp Dağları'ndan alan, İtalya ve İsviçre sınırındaki Rhône-Alpes Bölgesi ve Haute-Savoi Departmanı'nında yer alan minik, sevimli şehir Morzine'e varıyoruz. Bu çok şirin dağ şehrinde cepheleri ahşap kaplı evler hiç gözü rahatsız etmiyor, aksine minik şehre ilave bir sevimlilik katıyorlar. Evlerin arasından görünen kayak pistlerindeki kayak severler karın ve güneşin tadını çıkarıyorlar. Fransa'daki her şehirde olduğu gibi burada da ilginç mimarisiyle kilise binası göz kamaştırıyor.
Latince "Morgenes / Sınır Bölgesi" anlamına gelen Morzine'de panaromik dağ manzarası, modern kayak tesisleri, hotelleri ve restoranlarıyla ünlü. Bizim kayak tatilimizi geçireceğimiz Avoriaz da bu şirin şehir Morzine'e bağlı. Morzine'de konaklayıp kayak yapmak için günübirliğine Avoriaz'a, hatta İsviçre'ye geçmek mümkün. Yazları tatilini dağlarda geçirmek isteyenler için dağ bisiklet turları, golf, trekking ve mağracılık gibi spor imkanlarına da sahip Morzine ve çevresi. Tüm dağ sporları ardından belediyenin olimpik yüzme havuzunda yorgunluk atmak hele aktivitenin en güzel kısmı olsa gerek. Her sene Tour de France düzenlenen bisiklet turuna 2003, 2006 ve 2010 yıllarında ev sahipliği yapan, 1000 metre rakımlı Morzine'den kayak merkezine doğru yol sorduğumuz beyin dediği gibi çık, çık, tırman tırman yaklaşıyoruz...
Buruk bir not: Gerek Bour-en-Bresse'de, gerek Cluze'de çektiğim fotoğrafları I Pad'im bozulduğu için yayınlayamıyorum. Tanzanya'da safari esnasında çektiğim foto ve videolardan hele hiç bahsetmek istemiyorum bile :-(... Neyse,ben de internette bulduğum birkaç fotoğrafı yazıma ekledim...Affola!!!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder