19.12.10

Lusaka'ya bir iki, Zambia...

Aylardan Temmuz, yillardan 2010. Her zaman oldugu gibi son anda ortaya çikan esimin is toplantilarindan birinin pesine haftasonunu katik yapmaya karar veriyoruz. Bu seferki rotamiz Zambiya’nin bassehri Lusaka’daki 2 gün akabinde Livingstone’daki Viktorya Selaleleri. Zambiya’daki turizm sirketleriyle baglantiya geçiyorum acilen. Fiyatlar hayli el yaksa da, eh artik karar verildi bir kere deyip Lusaka-Livingstone uçak biletleri ve Zambia Sun Hotel’deki yerimizi ayirtiyoruz.
21 Temmuz sabahi Kenya Havayollari’nin Nairobi-Lusaka uçagina biniyoruz. Uçak uçak degil adeta otobüs, hani su sehirlerarasi yollarda ördek toplayanlardan. Nairobi’den 30 dakika rötarla havalanan uçak Malawi’nin bassehri Lilongwe’de yolcu indirmek ve bindirmek için 1 saat durakliyor. Normal sartlarda 2 saat sürecek yolculuk toplam 3 buçuk saat kadar sürüyor. Eh, burasi Afrika. Zaman burada pole pole isliyor (Swahilice pole pole yavas yavas demek). Biz de haddinden fazla alistik Afrika’nin ritmine ne de olsa.

Yola çikmadan önce internetteki Zambiya ile ilgili dokumanlari tariyoruz . Zambiya Cumhuriyeti Afrika’nin güneyinde, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Tanzanya, Malavi, Zimbabve, Mozambik, Bostvana, Namibya ve bizim 2006-2008 senelerinde yasadigimiz Angola ile komsu. Eski adı Kuzey Rodezya olan Zambezi adini Zambezi Irmagi'ndan aliyor. Rodezya ismini 1889 da ülkede bulunan maden ruhsatlarının tamamını, değersiz hediyeler karşılığı, Kral Lobengula Lewanka' dan alan, De Beers Madencilik Şirketi'nin kurucusu Cecil Rhodes’dan almis. Her ne kadar Afrika’daki ülkeler bagimsizliklarina kavusmus olsalar da tarihte verilen tavizlerin neticesi pirlanta konusunda öncü firma De Beers yeralti zengini Afrika ülkelerinde halen pirlanta konusunda söz sahibi. Angola’nin bassehri Luanda’da De Beers’in gökdeleni Afrika’daki pirlantanin halen sahibi benim der gibi vakur bir edayla yükseliyor diger minik binalarin yaninda. Konumuza dünersek, o dönemde Zambia topraklari Kuzey Rodezya olarak, Zimbabve topraklari ise Güney Rodezya olarak anilirmis. Ilk Cumhurbaskani Kenneth Kaunda liderliginde 24 Ekim 1964 tarihinde Zambiya Cumhuriyeti kurularak Kuzey Rodezya sadece tarih kitaplarinda anilir olmus.
Bu arada biz Zambiya’ya çoktan vardik bile. Havaalani Afrika’daki digerleri gibi ufak, adeta otobüs terminali. Bagajlarimizi alir almaz otelimizin yolunu tutuyoruz. Taksi yolculugu sirasinda Lusaka ile ilgili ilk izlenimleri edinmeye çalisiyor, soföre sorular soruyoruz. Lusaka’da 2 milyon kadar insan yasiyormus. Gözümüze ilk çarpan yollar hayli düzenli ve temiz. Gelmeden önce edindigimiz bilgiye göre ülke hayli fakir ancak etrafta göze çarpan dilenci yok. Insanlar hayli sakin ve bir o kadar da güler yüzlü. Su anda 4. Hükümet is basinda. Vefat eden 3. Cumhurbaskani anisina anit mezar yapmislar. Hani iki paragraf önce bahsettigim, Zambiya Cumhuriyeti’nin kurucusu, 1. Cumhurbaskani Kenneth Kaunda halen hayatta (86 yasinda) ve hayli saglikli. Sagligini uzun yürüyüslere ve vejeteryan olmasina bagliyorlar. Kaunda’nin bagimsizlik hareketini baslattigi minik evini müzeye dönüstürmüsler. 9 çocugundan yedisi hayatta. Cocuklarindan biri AIDS’den ölmüs, digerini ise soyguncular öldürmüs. AIDS Zambiya’nin problemlerinin en basinda yer aliyor. Zambiya dünyada en yüksek AIDS vakasina sahip ülke. Her 7 yetiskinden 1 tanesi AIDSli. Zambiyalilar için yasam süresi 39lara kadar düsmüs durumda. Oglu AIDS’e yeni düsen Kaunda Zambia’nin genç jenerasyonunu AIDS’e karsi bilinçlerdirmek üzere yogun bir çalisma içine girmis. Zambiya her ne kadar zengin ülkelerden bu verdigi savas için yüklü miktarda yardim alsa da sehirde yasayan nüfusun %25lik bölümü halen AIDSli. Yetkililerin açiklamasi bu kadar çabaya ragmen AIDS su anda ancak duraklama evresinde, gerilemeye baslamadi bile. Kirk yildir barisi yasayan Zambiya gerek fakirlikle, gerekse AIDS ile daha uzun yillar savasmaya devam edecek gibi görünüyor.

Otele yerlesir yerlesmez bu bilgiler isiginda kendimi Lusaka sokaklarina atiyorum. Ilk durak Lusaka Ulusal Müzesi. Giristen aldigim brosüre hizlica bir göz atip dolasmaya basliyorum. Müzenin giris katinda Zambiyali çagdas sanatçilarin resim ve heykelleri var. Ikinci katta da fotograflar, dokümanlarla Zambiya’nin tarihi anlatiliyor, bir kisim yerli halkin hali hazirda nasil yasadiklarini kurduklari kulübeler ve insan heykelleriyle canlandiriyorlar. Ikinci katin bir bölümü büyücülere ayrilmis. Zambiyalilar dogaüstü güçlere ve bu güçlere sahip büyücülere inaniyorlar. Büyücüler onlar için tedavi eden iyileştiren, şifa veren insanlar. Zambiya’da insanlar büyücülük konusunda o kadar ileri gitmisler ki sonunda hükümet büyücülügü kisitlayan bir kanun çikartmakta bulmus çözümü. Hali hazirda gizli sakli büyücülük devam etmekte Zambiya’da. Müzede büyücülerin sifa vermek için törenlerde kullandiklari mateyaller de sergileniyor.

Yasak da olsa flassiz kaçamak birkaç fotograf çekip çikiyorum müzeden. Ikinci durak müzenin hemen yani basindaki “Freedom Statue/Özgürlük Heykeli”. Bronzdan yapilmis zincirlerini kiran Afrikali insan heykeli, Afrika’nin esaret dönemini çok güzel temsil ediyor. Içim aciyor yine o günlerde yasananlari düsündügümde.

Yola devam. Trafikte kimsenin acelesi yok. Sükunet hakim. Burada sinirlenmek hayli zor diye düsünüyorum. Insan bir süre sonra siyah adamin zaman kavramina alisip beyaz insanin o saatine bagimliligindan kurtuluyor. Bir sonraki durak Kaunda’nin müze evi. Eh, o kadar hikaye duyup da Kaunda’nin evini ziyaret etmemek olmazdi. Müze ev 2 minik oda, 1 minik salon ve mutfaktan olusuyor. Bu evde yasarlarken Kaunda’nin 6 çocugu o minik odalardan birinde hep beraber uyuyormus. Odada sadece tek kisilik, tek bir yatak var. Iki büyük oglan çocugu yatakta, diger çocuklar ise yere silteleri serip uyuyorlarmis. Evdeki kirik dökük esyalar Kaunda ve ailesi’nin kullanmis oldugu original esyalarmis. Bagimsizlik hareketlerinin bu minicik evde yapilan toplantilar esnasinda ortaya çikmasi beni sasirtiyor. Ne sartlar altinda olunursa olunsun insan istedikten sonra basarabiliyor diye düsünüyorum.

Kaunda Müzesi’nden sonra istikamet Village Market/Köy Pazari. Her gittigim ülkeden mutlaka hatira bir seyler aliyorum. Buradan da Fransa, Dinard’daki evimizdeki maske kolleksiyonuna bir yeni parça daha ekliyorum.

Internetten mutlaka görülmesi gerekenler arasinda yazili olan Lusaka’nin en eski mezarligina gidiyorum. Mezarliktaki rehberim dilsiz. Topraga çizerek, el kol hareketleriyle anlasiyoruz. Genelde Ingilizler yatiyor mezarlikta. Bir kisim yerlinin de mezari var ama özensiz. Hatta Ingilizlerin mezarlarindan çok uzakta bir alana gömülmüs yerliler. Su yaziyi yazarken bir Türk hanimla evlenip Bodrum’a yerlesen, bir süre sonra da hayata gözlerini yuman yabancinin ölüsünün düstügü durum geliyor aklima. Hani su Bodrum'un ileri gelen ailelerinden birinin mezarinin yanina defnedilen ve o Hristiyan diye mezari açilip da mezarligin en dip kösesine tekrardan gömülen yabancinin durumu. Zambiyalilar daha ihtiyatlilar. Onlar bastan ayirmislar mezarligi beyazlar ve siyahlar diye.

Otele dönüs zamani. Yarin sabah erken uçakla Lusaka’dan Livingstone’a geçecegiz.

Livingstone, Viktorya Selaleleri’nde görüsmek üzere…

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Figenciğim, karelerin de, verdiğin bilgilerin de her biri çok değerli ve muhteşem de, kopyalama yapmayı yasaklamışsın -haklı olarak-Kelebek fotoğrafını folk art boyama-yapıştırma amaçlı kullanmak istemiştim ama, sanırım mümkün değil.
İkinci bir husus da,yardımlaşma için gönderilecek malzemeler arasında özellikle ihtiyaç arzedenler hangileri,bilgi verirsen sevinirim. e-posta yoluyla da bilgi verebilirsin.

Happy new year and With Love,
Demet

figoltx dedi ki...

Demet'cim evet yasakladim bir blog arkadasimin basina gelenlerden sonra. O dergilerde de yaziyor. Yazilarini bir internet sitesinde görmüs. Izin istemeden almislar, referans da vermeden.
Kelebek fotosu bu arada esimin Zanzibar'da çektigi bir foto. Al boya yapistir. Sanirim o fotoyu kopyalayabiliyorsun.
Yardimlasma konusuna gelince. Kirtasiye malzemeleri gerekli. Boya kalemleri, cetvel, not defterleri, oyunlar, boya firçalari, silgi, kalemtras, vs, vs, aklina gelebilecek bu tür kirtasiye malzemeleri. Ikinci el çocuk kiyafetleri de olur. Toplayip dagitiyoruz orada.
Hassasiyetin için çok tesekkür.
Not: Ilk yaptigin çalismayi çok begendim. Ellerine saglik
Sana da happy new year.
Sevgiler, Figen